Ukrayna Ortodoks Kilisesi'nin İstanbul Fener Rum Patrikliği'nin desteğiyle Moskova Patrikliği karşısında 'bağımsız' (otosefal) bir kiliseye dönüştürülmesinin altında yatan siyasal ve dinsel çelişkiler ülkemizi de yakından ilgilendirmektedir...

Bunun nedeni, Bizans İmparatorluğu döneminde tüm ortodoks kiliseler karşısında üstün bir durumda bulunan İstanbul Patrikliği'nin 'fetih'ten sonra yetkilerini Osmanlı Devleti sınırları içinde sürdürürken, Rusya'nın bu dönemde büyüyerek güçlenmesi ve buna bağlı olarak, özellikle Slav dünyasında Moskova Patrikliği'nin Ortodoks kiliseleri süreç içinde kendisine bağlamış olmasıdır...

Bu olay, İstanbul Patrikliği ile Moskova Patrikliği arasında o tarihten günümüze kadar çözümlenemeyen bir üstünlük sorunu yaratmıştır.

***

Günümüzde Ukrayna'nın Rusya'dan kopması ve 'Batı cephesine' dahil olmasıyla iki patriklik arasındaki çelişkiler yeniden şiddetlenmiş, olay ABD-Rusya arasındaki mücadele ile bağlantılı hale gelmiştir...

Dolayısıyla sorun, geçmişte olduğu gibi bugün de yalnızca 'kiliseler arası' bir sorun olarak değerlendirilemez...

Nitekim resmi statüsü Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan Ortodoksların dinsel ihtiyaçlarını karşılamak olan İstanbul Patrikliği'nin bu üstünlük iddiasını canlandırması kendisini uluslararası ihtilaflarda taraf olmaya zorlamış ve siyasal tartışmaların ortasına atmıştır.

***

Şunu da belirtelim...

İstanbul Patrikliği bu tür müdahaleleri 'ekümenik' olduğu iddiasına dayandırmaktadır...

Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra uzun süre dile getirilmeyen bu iddia, ABD başta olmak üzere Batı dünyası tarafından destek görmektedir...

2004 yılında ABD Büyükelçisi Eric Edelman'ın rezidansında düzenlenen bir yemeğe Fener Rum Ortodoks Patriği Bartholomeos 'ekümenik patrik' unvanıyla davet edilmesi bu konuyu tekrar gündeme getirmiş, o tartışma sırasında Fener Rum Patrikhanesi Basın Sözcüsü Dositeos Anagnostopulos, 'Biz bunu Türkiye dışında her yerde kullanıyoruz; kilisenin içinde kullanıyoruz; ancak kamusal hayatta kullanmıyoruz' demiştir...

'Peder Dositeos', ekümenik unvanını neden o zamana kadar Türkiye'de kamusal alanda kullanmadıkları sorusuna ise şöyle cevap vermiştir:

'Kullanmayın diye ne bir kanun, ne de bir yönetmelik yok. Yalnız arzu edilen birşey olmadığını hissediyorsunuz kilise olarak; o yüzden kullanmıyoruz.'

***

Burada bir parantez açıp önce bu 'ekümeniklik'in ne anlama geldiği üzerinde duralım.

Köken itibariyle Yunanca 'meskûn' olmaktan gelen bu sözcük, Ortodoks kültüründe bir patrikliğin diğer cemaatleri yönetme hakkına sahip olması (evrensellik) anlamında kullanılmaktadır...

İstanbul Fener Patrikliği, Batı Roma'nın çöküş sürecine girdiği yıllarda kendisini Ortodoks dünyasının hakimi olarak gördüğü için bu sıfatı kullanmıştır ve bu statünün bugün de devam ettiği iddiasındadır...

Bu durumu Patrikhane sözcüsü Dositeos, sözünü ettiğimiz tartışma sırasında şu sözlerle ifade etmiştir:

'451 senesinde Doğu Roma İmparatorluğu zamanında Kadıköy'de dini konuları konuşmak üzere toplanmış olan ekümenik bir konsil çerçevesinde, o zamanın İstanbul Patrikliğine ekümenik unvanı verilmiştir...

'Yalnız Türkiye Cumhuriyeti zamanında bu kelimenin istenmemiş olması nedeniyle Türkiye içinde yaptığımız herhangibir dini tören ve faaliyette kullanmadık; ama bütün dünya İstanbul'u, Ekümenik İstanbul Patrikliği olarak tanıyor...

'Ortodoksluk içinde tek ekümenik unvanını taşıyan Patriklik, İstanbul Patrikliğidir. Atina ve Rus kiliseleri bizimle mektuplaşınca 'ekümenik' unvanını kullanır.'

***

Şunu hemen belirtelim:

Bu mesele hiç de göründüğü kadar 'masum' ya da 'siyaset dışı' değildir...

Bunun böyle olmadığını Hıristiyanlık tarihi kadar Osmanlı ve Türk tarihleri de kanıtlamaktadır... Osmanlı dönemindeki Yunan ve Sırp ayaklanmalarında ve Ulusal Kurtuluş Savaşımız sırasındaki Yunan işgali döneminde yaşanan olaylarda Patrikhane'nin oynadığı aktif rol ve dönemin patriklerinin bu faaliyetleri nedeniyle karşılaştıkları acı sonuçlar bilinen hususlardır...

Bunları yazmak zorunda kalmamızın amacı, tarihte yaşanan acı olayları hatırlatarak yaraları kanatmak değil yaşananlardan toplumca dersler çıkarmaktır.

(Devam edecek)