Önceki yazımızda Rusya Devlet Başkanı Putin’in Trump’ı övücü demecini aktardıktan sonra, “Bu tutum hiç kuşkusuz ABD’nin Ukrayna üzerinden Rusya’yı dağıtma politikasına karşı Rusya ile dayanışma sergileyen ve ABD yaptırımlarının etkisiz kılınmasında büyük rol oynayan Çin’i endişelendiriyor” demiş...

Daha sonra 1970’li yıllarda Sovyet-Çin anlaşmazlığından yararlanan ABD’nin, Çin ile Sovyetler Birliği’ne karşı bir ittifak kurduğunu ve bu ittifakın Sovyetler Birliği’nin dağılmasında önemli bir etken olduğunu hatırlatmıştık...

Yazımızı, “Şimdilerde Çinli strateji uzmanları ‘Acaba bizim 1970’lerde Sovyetler Birliği’ne yaptığımızı Putin de bize yapar mı?’ sorusunu tartışıyorlar” diyerek bağlamıştık.

***

Geçtiğimiz günlerde Aydınlık gazetesinin Çin muhabiri Adnan Akfırat, Pekin’de yayın yapan “Sinification web” sitesinde Çin’in önde gelen dokuz dış politika uzmanının bu konuda yaptığı değerlendirmeleri aktardı...

Çin Sosyal Bilimler Akademisi (CASS) Amerikan Çalışmaları Enstitüsü Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Yuan Zheng’in değerlendirmesi tam da bizim konumuzu ilgilendiriyor...

Aktarıyoruz:

“Çin’deki bazıları Trump hakkında hala yanılgılara sahip. İktidara dönüşünün Amerika’da daha büyük bir iç bölünmeye, dağınık bir ABD dış politikasına, belirgin bir neo-izolasyonizm (yeni içe-kapanma) eğilimine, müttefiklerle iyi ilişkileri sürdürmede zorluğa ve hatta anlaşma yapma becerisini yitirmeye yol açacağına inanıyorlar. Sonuç olarak, Trump’ın yeniden seçilmesinin Çin’in karşı karşıya olduğu baskıyı hafifletebileceğini düşünüyorlar. Bu yanlıştır.

“Yeni yönetim üç ana gruptan oluşuyor: 1) Çıkarlara ve ticarete dayalı diplomasiyi savunan ‘çıkar odaklı grup’; 2) Uluslararası ilişkilerde aşırı müdahaleye karşı çıkan Trump’a sadık MAGA (Amerika’yı Yeniden Büyük Yap) grubu; ve 3) Amerikan üstünlüğünü ve Amerikan değerlerini yaymak için güç kullanımını destekleyen neo-conlar. Dış politikanın nihai yönü bu üç grubun etkileşimiyle belirlenecektir.

“Yeni yönetim Çin için önemli riskler getirecek. Trump ekibi Çin’i ABD için en önemli tehdit olarak görüyor ve Çin’i kontrol altına almak için Rusya ile bir ittifak kurmayı bile düşünebilir.”

***

Bir başka değerlendirmede de benzer kaygılar dile getiriliyor...

Şanghay Uluslararası Araştırmalar Üniversitesi (SISU) Küresel Yönetim ve Alan Çalışmaları Akademisi (SAGGAS) Yöneticisi Prof. Dr. Huang Jing’in bu konudaki görüşleri şöyle:

“Trump’ın Ukrayna’daki savaşı sona erdirme niyeti, ABD’nin birincil rakibi olan Çin’e odaklanmasını sağlamak içindir.

“Hem Trump hem de Vance (Trump’ın Başkan Yardımcısı JD Vance), ABD’nin Çin’e karşı koymak için ‘Rusya ile el ele vermesi’ gerektiğini açıkça belirttiler. Böyle bir durum ortaya çıkarsa, Çin’in güvenlik ortamı büyük ölçüde kötüleşecektir.

“ABD ile Rusya arasındaki Rusya-Ukrayna çatışmasındaki temel çıkmaz çözüldüğünde, Sovyetler Birliği’ni bastırmayı amaçlayan 1980’lerden kalma Reagan/Thatcher tarzı bir koalisyonun yeniden canlanmasını öngörmek imkansız değil. Ancak bu sefer hedefleri ortak ‘sistemik rakipleri’ Çin olacak.”

***

Ne var ki, bu konuda değerlendirme yapan Çinli stratejistlerin tümü bu görüşleri paylaşmıyor...

Örneğin, Tsinghua Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Dekanı Prof. Dr. Yan Xuetong, “Trump yönetiminde Çin’i hedef alan bir ABD-Rusya yakınlaşması oldukça düşük bir ihtimaldir” diyor...

Ve şöyle devam ediyor:

“Trump’ın dikkati, Xi (Çin Devlet Başkanı) gibi, öncelikle iç ekonomiyi güçlendirmeye odaklanacak ve böylece ABD ile Çin arasında askeri bir çatışma veya hatta bir vekalet savaşı olasılığı azalacak.

“Kamala Harris’in aksine Trump, Amerika’nın küresel hegemonyasını sürdürme konusunda daha az endişeli.

ABD ile Çin arasındaki büyük güç rekabetinin sonucu ideoloji tarafından değil, teknolojik ilerleme, ekonomik güç ve hükümet verimliliği tarafından belirlenecek.”

***

Bu uzun aktarmaları yaptık, çünkü Trump’ın başkanlığı kazanması önümüzdeki dönemde uluslararası cepheleşmelerin yeniden şekillenmesi olanağını doğurmuş durumda...

Joe Biden-Kamala Harris siyasal kliği ve onların arkasındaki Pentagon/derin devlet klikleri Rusya’yı hedef olarak seçip Batı Avrupa’nın Sosyal Demokrat/Hıristiyan Demokrat elitleri ile işbirliğini geliştirmişlerdi...

Trump ve MAGA (Make America Great Again) sloganı etrafında toplanan siyasal akımlar ise Çin’i “baş düşman” seçmiş durumdalar ve Avrupa’da hızla yükselen “neo-faşist “ akımları da içinde barındıran “milliyetçi” akımlarla işbirliği yapıyorlar...

Çin, haklı olarak bu gelişmelerden endişe duyuyor; Putin yönetimindeki Rusya ise Ukrayna savaşını kendi lehine sonuçlandıracağını düşündüğü bu gelişmeleri memnuniyetle izliyor...

Meselenin bir de Türkiye’yi ilgilendiren yanı var...

Onu da bir sonraki yazımızda ele alacağız.

(Devam edecek)