Önceki yazımızda Avrupa’da “sağ akımların” güçlenmesinde Ukrayna Savaşının ve Rusya’ya uygulanan yaptırımların rolü üzerinde durmuş, “Avrupa’da yaşanan bu gelişmeler, Ukrayna’daki gibi ‘işbirlikçi’ hükümetlerin ülkelerini sürükledikleri felaketlerin ne denli acı sonuçlar doğuracağını tüm dünyaya gösteriyor” demiştik...

Daha sonra “Ukrayna’nın değerli madenlerini yağmalama hayalinin  Avrupa’daki “düzen partilerinin” yıpranma sürecini hızlandırabileceğine dikkat çekmiş...

Ve yazımızı, “Bu tür paylaşım kavgaları genellikle getirdiğinden fazlasını götürür!” diyerek sonlandırmıştık.

***

Trump’ın başkanlık koltuğuna oturmasının ardından ABD-Avrupa bloku ile Çin-Rusya bloku arasındaki ilişkiler hızlı bir değişim süreci içine girmiş bulunuyor...

Görünen o ki, Trump ve Putin arasındaki yakınlaşma iki blok arasındaki ilişkilerde çoğu kimsenin yakın zamana kadar tahmin bile edemediği yeni değişim ve dönüşümlere sebep olacak...

Bu değişim ve dönüşüm öylesine hızlı bir biçimde gelişiyor ki, bizler gibi bu olayları haftada birkaç yazıyla yorumlamaya çalışanlar bu hıza yetişemiyor.

***

Sonuç olarak konumuzu bir cümle ile bağlayalım:

Bütün dünyada uluslararası ilişkilerde hızlı bir “ezber bozulması” süreci başlamıştır; bu “sancılı” süreç, ülkelerin ekonomik ve siyasal iç yapılanmalarında önemli değişimlere yol açacaktır...

Avrupa’da “sağcı” partilerin yükselişi bu değişim süreci ile yakından alakalıdır...

Avrupa’nın kaderini İkinci Dünya Savaşından bu yana ABD ve NATO’ya bağlamış olan düzen partileri önümüzdeki dönemde yerlerini ülkelerine yeni bir yön çizmek isteyen siyasal güçlere bırakacaklardır.

-------------------------------------

DİPNOT:

Dip notlar genellikle bir yazının sonuna açıklama amacı ile konulur. Bu dipnot, bu açıdan sıradan dipnotlardan farklı olacak...

Bu köşenin yazarının gazetesi ile olan ilişkisi 1995 yılında “Siyah Beyaz” ın kurulmasından başlayıp günümüze kadar uzanan otuz yıllık bir zaman dilimini kapsamaktadır. Bu zaman dilimi içinde genel yayın yönetmenliğinden danışmanlığa, editörlükten köşe yazarlığına kadar üzerime düşen hemen tüm görevleri layığıyla yerine getirmeye çalıştım...

Bu köşedeki yazarlığım da on yılını doldurdu...

Yetmiş beş yaşını geride bıraktığım şu günlerde artık kendimi gazetecilikten “emekli” etmeye, günlük gelişmeleri izlemeye çalışmaktan yapmaya fırsat bulamadığım işlerle uğraşmaya karar verdim. Bu kararımı bir süre önce gazete yönetimi ile paylaştım ve yerime bir köşe yazarı bulmaları için onlara zaman tanıdım. Sonunda bu talebim karşılanmış bulunuyor.

Yazılarıma son verirken başta gazetenin kurucusu Sayın Ünsal Gündoğan ve daha sonra onun görevini  üstlenmiş olan Sayın Fırat Gündoğan’a bunca zaman bana “katlanmış” oldukları için teşekkürü bir borç biliyorum. Bu gazetede çalışarak geçirdiğim otuz yıllık süre boyunca tek bir gün bile bana görüşlerimden dolayı müdahalede bulunmamış, tek bir yazıma bile müdahale etmemişlerdir. Aramızdaki dostluk her zaman baki kalacaktır.

Sayıları fazla olmayan okurlarıma da düşüncelerimi paylaştığım yazılara değer verip takip ettikleri için teşekkür ediyor, hepinize “hoşçakalın” diyorum.