Bu köşede Trump’ın başkanlık koltuğuna oturmasının ardından yazdığımız bir dizi yazıda onun “despotik” özellikleri üzerinde durmuş ve kendi yaptığı kâr-zarar hesapları dışında kimseyi dinlemeyeceği, Çin’e karşı başlattığı ticaret savaşlarını kendi ülkesinin çıkarlarına hizmet etmeyen herkesi kapsayacak şekilde genişleteceği saptamasını yapmıştık...
Meşhur deyişle daha yazılarımızın mürekkebi kurumadan Trump bir çok ülkeye ardı ardına ültimatomlar göndermeye başladı...
Bu ülkeler arasında Çin gibi “düşman” ülkelerin yanı sıra ABD tarafından Kolombiya’dan ayrılması sağlanan ve hemen hemen tek zenginliği kanaldan elde ettiği gelir olan Panama...
Yakın zamana kadar ABD’nin yörüngesinden ayrılmayan Kanada...
Ve kendi etki alanındaki Meksika gibi “komşu ülkeler” de var...
Ültimatomlar zinciri ABD yanlısı olarak tanınan başta Mısır ve Suudi Arabistan gibi Arap ülkelerinden NATO müttefiği Avrupa ülkelerine kadar uzanıyor...
Çin, Rusya, Venezuela, Küba gibi ülkeler ise zaten yaptırım kıskacı içine alınmış durumdalar.
***
Trump’ın daha işin başında olduğu düşünülürse buraya kadar saydıklarımız “uvertür” olarak kabul edilebilir...
Ancak işlerin ABD Başkanının düşündüğü gibi gitmeyeceği şimdiden görülüyor...
Örneğin...
Varlığını ABD’ye borçlu olan küçük Panama bile ABD’ye hemen boyun eğmek yerine “diş gösteriyor”!..
Hatırlanacağı üzere Trump göreve başlamasının hemen ardından “Çin Panama Kanalını işletiyor. Biz onu Çin’e değil Panama’ya geri vermiştik ve geri alacağız!” demiş, Panama Devlet Başkanı ise bu tehdide “Panama Kanalı Panama’nındır ve öyle kalacaktır!” cevabını vermişti...
Bunun üzerine Trump geri adım atmış ve Çin'in Panama Kanalı üzerindeki etkisinin azaltılması gerektiğini, aksi takdirde "gerekli önlemlerin" alınacağını belirtmek üzere bu ülkeye Dışişleri Bakanı Marco Rubio’yu, göndermişti.
***
Oysa 1960’lı yıllarda ABD’nin Panama Hükümeti ve kanalı üzerindeki egemenliği tartışılmazdı...
Öyle ki, Panama’nın devlet başkanı Manuel Noriega, 1960'larda CIA tarafından göreve getirilmiş ve 1987 yılına kadar ABD yönetimi tarafından desteklenmişti...
Ancak 1988 yılında muhtemelen kendisine tanınan uyuşturucu kotasını aştığı için ABD tarafından kaçakçılıkla suçlanmış, direnmeye kalkınca dönemin ABD başkanı H.W. Bush’un emriyle Panama işgal edilmiş, Noriega tutuklanarak ABD’ye götürülmüş ve orada uzun süre orada hapiste tutulmuştu.
***
Aslında Trump’ın kanalın Çin’e verildiği ya da verileceği iddiası tipik bir abartma vakası...
Ne var ki, kanalın Çin’in ticari ilişkileri açısından önem taşıdığı ve Çin’in bu ticaretinden kendisi kadar Panama’nın da çıkar sağladığı bir gerçek...
Bu durum iki ülke arasındaki siyasi ilişkileri de etkiliyor. Çin, Panama'da büyük çaplı yatırımlar yapıyor, Panama da Çin’in Tayvan üzerindeki haklarını kabul ediyor. Bu ilişkiler sonucunda Panama Tayvan ile diplomatik ilişkilerini kesmiş bulunuyor.
***
Benzer sorunlar ABD’nin “güney komşusu” Meksika ile de yaşanıyor...
Trump, başkanlığı devraldıktan hemen sonra Meksika’yı sınır güvenliğini sağlayamamak ve suç örgütleri ile işbirliği yapmakla suçlayarak Meksika’dan yapılan ithalata yüzde 25 vergi koymak için ekonomik acil durum ilan etti...
Bunun üzerine Meksika Devlet Başkanı Claudia Sheinbaum, “(Ülkeler arasındaki ilişkilerde) zorbalık ile değil, akıl ve hukuk ile hareket edilir. Ekonomi Bakanı'na Meksika'nın çıkarlarını korumak amacıyla, tarife ve diğer ekonomik önlemleri içeren B planının uygulanması için talimat veriyorum. Beyaz Saray'ın, Meksika hükümetini suç örgütleriyle ittifak halinde göstermek isteyen iftirasını ve topraklarımıza müdahale niyetini kesin bir dille reddediyoruz” ifadelerini kullandı. Sheinbaum, bununla da yetinmedi ve Trump'ın organize suç gruplarına yönelik açıklamalarına karşı çıkarak bu konuda suçlanması gereken ülkenin Meksika değil ABD olduğunu iddia etti. “Eğer ittifaktan söz edilecekse, bu ancak ABD Adalet Bakanlığı'nın ocak ayında bizzat ortaya koyduğu gibi, suç gruplarına yüksek güçlü silahlar satan ABD’deki silah depolarıdır. Hükümetimiz 4 ay içinde 20 milyon doz fentanil de dahil olmak üzere 40 tondan fazla uyuşturucu ele geçirdi. Ayrıca bu gruplarla bağlantılı on binden fazla kişiyi gözaltına aldı” dedi...
Sheinbaum, sözlerini şöyle tamamladı:
“Meksika çatışma istemiyor, komşu ülkeler arasında iş birliğini esas alıyor. Dolayısıyla, ABD uyuşturucu ticareti yapan ve şiddet üreten suç gruplarıyla mücadele etmek istiyorsa, bunu ortak sorumluluk, karşılıklı güven, iş birliği ve en önemlisi egemenliğe saygı ilkeleri çerçevesinde, kapsamlı bir şekilde yürütmelidir. İş birliğine evet, itaate hayır”!
Bu cevap üzerine ABD Başkanı Donald Trump, Meksika'nın sınır güvenliğini artırması karşılığında, bu ülkeye getirilen yüzde 25'lik gümrük vergisini 1 ay durdurduğunu açıkladı.
(Devam edecek)