Başkent’in koca çınarları Ankaragücü ile Gençlerbirliği’nin yolları, hedefleri ayrı olsa da kaderleri aynı noktada kesişti… Sezonun bitimine 4 hafta kala her iki takımın kendileri için dönüm noktası olacak maçlarda, istedikleri sonuçları alamadıkları gibi, kendi kaderlerini belirleme haklarını da kaybedip şanslarını rakiplerinin kayıp yaşamasına bıraktılar.
Gençlerin; rakiplerinin 3’er puan kaybettikleri haftada, kazandığı takdirde kendisine Süper Lig kapısını direkt olarak açacak 2’cilik mücadelesinde büyük avantajı, hem de kendi evinde Bandırma ile beraber kalarak yitirmesi, Ankaragücü’nün de Manisa deplasmanında tıpkı Bolu maçında olduğu gibi 2-0 geriye düşüp ikinci yarıda skoru 2-1’e getirmesine rağmen çok ihtiyacı olan puana ulaşamaması yüzünden ateş hattına düşüp, kümede kalabilmek için rakiplerini puan kaybetmesine duacı duruma düşmesi gibi…
Her iki takımın kalan 3’er maçlarını kazanıp, rakiplerinin takılmasını beklemekten başka çareleri yoktu. 36. haftada hem Gençler hem de A.Gücü’nün rakiplerini geçmeleri olumlu atılan ilk adımdı… Darısı kalan son 2 haftayı da kayıpsız atlatmaları ama maalesef bu da yetmeyecek. Kırmızı-siyahlıların süper lige yükselmesi için Karagümrük’ün, Sarı-lacivertlilerin de kümede kalması için Pendik ve Manisa’nın mutlak puan kaybına uğramaları da şart…
Gelelim 36 hafta maçlarına…
GENÇLER 2,5 DAKİKADA BİR ŞUT ÇEKTİ
Ne tesadüftür ki bu sezon Gençlerbirliği’nin kaderi ilk yarıda Eryaman’da oynanan ve Adanaspor’un 2-0’lık galibiyetiyle sonuçlanan maçtan sonra değişmişti.
Bu durum ilk teknik direktörlük kariyerindeki Recep Karatepe’nin de sonunu getirdi. 17 hafta görevde kalan Karatepe ile 6 galibiyet ve 5 beraberlikle topladığı 23 puanla takımı 13.sırada ve -2 averajla (17-19) bıraktı. Kolay kolay bir takımın başına gelmeyecek olayı, Gençler yaşadı… Teknik adam seçimi ilk defa böylesine bir ekibin kaderini ve gidişatını değiştirdi. Yönetimin belki de yaptığı en doğru hareketti. İşin ehli olan Hüseyin Eroğlu ile çıktığı 19 maçta, 11 galibiyet ve 6 beraberlikle 39 puan toplayarak toplamda 62’ye çıkardı. Son Bandırma beraberliği, Başkent ekibinin kaderini belirleme hakkını elinden almış gibi görünse de fikstür avantajı da, 2’li averaj da Gençlerin elinde…
Adana deplasmanı, Başkent ekibinin istatiksel olarak birçok rekora imza attığı bir maç oldu. Hem sezonun en farklı galibiyeti oldu hem de uzatmalarla beraber 94 dakika oynanan mücadelede futbolcular şut atmaya doyamadı.. Gençler, her 2,5 dakikada tam 39 şut çekerken bunların 14’ünde isabet sağladılar, 2 şutları direkten dönerken, bir de penaltı kaçırdılar… Adana kalecisi Nurullah da yediği 5 gole karşın bir penaltı kurtarmakla yetinmedi tam 9 kurtarış yaparak tarihi bir hezimeti de önledi. Bir diğer ilginç not da 14 gol ve 6 asistle 20 golde katkısı olan Metehan Mimaroğlu’nun 5’i isabetli 8 şut çıkarmasına rağmen sadece bir asistle yetinmesiydi.
Gençlerbirliği’nin kalan maçları, kümede kalması kesinleşen Sakarya ile beraberliği bile olmayan Malatya ile… 2’ncilik yarışındaki en büyük rakibi Karagümrük’ün son haftada ateş hattını derinden hisseden Pendik ile play-off için büyük atağa geçen formda Iğdır.
Bunlardan daha önemlisi de Bandırma kaybının sorumlusu olan başkanın da aynı hatayı tekrarlamaması.
ANKARAGÜCÜ ZORU BAŞARIR MI?
Başkent ekiplerinin kara gün dostu Mustafa Kaplan daha önce başardığını yine başarabilecek mi? Yaşayıp göreceğiz… Dileğimiz Başkent’in önemli değerlerinden Ankaragücü’nün kötü günleri geride bırakması. İşi kolay değil ama doğrusu Mustafa Hocanın formsuz ve sakat futbolcular nedeniyle çıkarabileceği en iyi onbire Çorum karşısında şans verdi. Kaleyi 18’lik Görkem Cihan’a teslim etmesi, oyuna müdahale için tercihini Miraç Şimşek’ten yana kullanması bir teknik adamın alt yapıya verdiği önemin göstergesidir. Gençler de hocalarının güvenini boşa çıkarmayarak 7 hafta sonra ona galibiyet armağan ettiler. Görkem penaltı kurtararak, Miraç da golün asistini yaparak kümede kalma ateşini yakan isimler oldular. Ankaragücü’nün kötü günleri ardında bırakmak için gençlerine daha çok şans vermesi gerektiğini de gördük. Çünkü bu takımın yürekleriyle mücadele eden futbolculara şiddetle ihtiyacı var.
Keçiören ve Amed maçları zor ama ruhunu bulmuş kadroyla pekâlâ aşılabilir. Yeter ki birlik sağlansın, taraftar desteğini esremesin.