Geçtiğimiz günlerde Türkiye’de siyaset alanında yaşanan tartışmalar İsrail-Lübnan ateşkes anlaşmasının önemini perdeledi...
O nedenle bu anlaşmanın Biden’ın ‘giderayak’ Ukrayna’da yanan ateşe benzin dökmesiyle aynı döneme gelmesinin ne anlama geldiği sorusu üzerinde yeterince durulamadı...
Eğer bu yapılabilseydi, belki Türkiye’de anlam verilmesi güç bazı gelişmeler daha iyi anlaşılabilirdi.
***
Ateşkes anlaşmasının İsrail’e kabul ettirilmesinde Biden’ın rolü bilinse de, onun aldığı kararların askeri-sınai kompleks ya da “derin devlet” olarak adlandırılan Pentagon merkezli bir grup tarafından belirlendiği bir gerçek...
ABD’nin dış politikasına yön veren bu grup, ana hedef olarak Rusya’nın çökertilmesini amaçlıyor...
O nedenle de Çin’in ekonomik olarak hedef alınmasına öncelik veren Trump’ın politikasına karşı çıkıyor ve Biden koltuğu Trump’a devretmeden önce Rusya ile yaşanan gerilimi geri dönülemez bir noktaya taşımaya çalışıyor.
***
Önceki yazılarımızda, bu planı uygulamak amacıyla ABD’nin ürettiği uzun menzilli füzelerin Rusya topraklarındaki hedeflere karşı kullanılmasına izin vermesinin önemi üzerinde durmuş...
ABD’nin ardından İngiltere ve Fransa’nın aynı yönde kararlar almalarının, NATO’nun bu işin içine çekilmesini ve Rusya ile çatışmanın bir NATO-Rusya savaşına dönüştürülmesini amaçladığını söylemiştik...
Ancak Gazze savaşından bu yana tüm dünyanın tepkisini çeker hale gelen Netanyahu’nun yayılmacı-soykırımcı politikaları giderek bu amacı baltalayan bir hal almaya başlamış durumda...
O nedenle, İsrail’in ABD tarafından Lübnan’da ateşkesi kabule zorlanması ABD’nin Rusya’yı hedef alan son hamleleri ile çelişmiyor, aksine onu güçlendirmeyi amaçlıyor.
***
Nasıl mı?..
Netanyahu ve çevresindeki dinci-faşist kesimlerin ABD ve Batı Avrupa tarafından desteklenen işgal ve soykırım politikası yalnız Ortadoğu’da değil ABD’nin en yakın bazı Avrupalı müttefiklerinde bile bir “irkilme” duygusu yarattı...
Bu geri çekilme refleksi nedeniyle İsrail BM’de tecrit oldu. Uluslararası Ceza Mahkemesi Netanyahu hakkında tutuklama kararı çıkardı. Türkiye’de İsrail’e yönelik tepki ABD’yi de hedef alır duruma gelmeye başladı...
ABD’nin iki koldan Türkiye’yi çevrelemeyi ve onu Rusya ve İran karşıtı cepheye katmayı amaçlayan politikası bu nedenle halihazırda batmayan bir “çatal kazığa” dönüştü. ABD’nin beklentisinin tam tersine Türkiye, Rusya ve Çin’in uluslararası alanda etkinleşmesini sağlayan BRICS ile yakınlaşmaya başladı.
***
İsrail’in ABD’yi de yalnızlığa sürüklemeye başlayan saldırganlığının yarattığı tepkiler ABD’nin uzun vadede Ortadoğu’da İsrail ile Arap ülkeleri ve Türkiye’yi yakınlaştırmaya yönelik “İbrahim Anlaşmaları” politikasını da baltalar hale geldi...
Bilindiği gibi Müslüman, Yahudi ve Hristiyan dinlerine inanan toplumları yakınlaştırma görüntüsü altında tezgahlanan, ancak asıl amacı ABD’nin Ortadoğu’da etkinliğini artırmak ve İsrail’i içine düştüğü tecrit durumdan kurtarmak olan bu anlaşmaların ilki ABD’nin arabuluculuğu ile 15 Eylül 2020'de İsrail ile Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Bahreyn arasında imzalanmıştı...
Bu süreç daha sonra Endonezya, Moritanya ve Somali gibi Arap olmayan ülkeleri de kapsamına almış, Türkiye de bu ortamda İsrail ile yakınlaşmıştı. Bu yakınlaşma sonucunda 9 Mart 2022’de İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, Ankara'ya gelmiş, iki ülke devlet başkanlarının yaptıkları görüşmelerin ardından iki ülkenin enerji konusunda işbirliği yapması kararlaştırılmıştı...
Bu görüşmeyi 20 Eylül 2023’te "BM 78'inci Genel Kurul temasları kapsamında New York’ta İsrail Başbakanı Netanyahu ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptığı görüşme izlemiş, görüşmede İsrail-Filistin ihtilafıyla ilgili son gelişmeler ele alınmıştı.
***
İsrail’in Gazze saldırısının ardından bu gelişmeler tam tersine döndü...
2 Kasım 2023'te Bahreyn İsrail büyükelçisini geri çağırdı ve İsrail ile tüm ekonomik ilişkileri askıya aldığını söyledi...
Bunu 4 Kasım’da Türkiye’nin İsrail Büyükelçisini geri çağırma kararı izledi. O zamandan bu yana ABD’nin İsrail ile yakınlaştırmayı amaçladığı Ortadoğu ülkelerinin tümü İsrail’e karşı tavır almış bulunuyor.
***
Biden ve Pentagon yönetiminin Netanyahu’yu Lübnan’da ateşkes anlaşmasını kabul etmeye zorlamasının arkasında bu gelişmeleri tersine çevirme ve Rusya-İran karşıtı cepheyi güçlendirme çabası yatıyor...
Nitekim, Biden, Lübnan ve İsrail arasında da yürürlüğe girmesi beklenen ateşkese ilişkin açıklamalarda bulunurken Gazze konusuna da değindi ve "Türkiye, Katar ve Mısır ile ateşkes için çalışacağız." ifadesini kullandı...
Bu arada şunu da hatırlatalım: İbrahim Anlaşmaları Trump’ın önceki başkanlık döneminde hazırlanmıştı. Muhtemelen Trump tekrar başkanlık koltuğuna oturduktan sonra bu anlaşmayı yeniden canlandırma girişiminde bulunacak, bunun için de İsrail’i İbrahim Anlaşmaları dönemindeki politikaya dönmeye, özellikle de Türkiye ve Mısır ile yakınlaştırmaya çalışacaktı.
Bu açıdan bakıldığında Biden’ın son hamlesi Trump’ın puan kazanmasını sağlayacak bir hamleyi öncelemek amacını da taşıyor.