Ülke ekonomisi çok kritik bir dönemden geçiyor...
Dolardaki 'sürrealist' kur artışı dikkatleri üzerinde toplasa da sorun bu meseleden çok daha derinlere uzanıyor...
Bir yandan ülke ekonomisinin yapısal sorunları...
Diğer yanda küresel ölçekte giderek şiddetlenen 'ticaret savaşları' mevcut gelişmeleri etkiliyor.
***
Üstelik olayın boyutları ekonomi ile de sınırlı değil...
Türkiye-ABD ittifakı çatırdıyor...
Ülke, ekonomisi ve siyasetiyle bir yol ayrımına gelmiş bulunuyor.
***
'Dolar krizi'ni, Türkiye'nin geleceğini bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da kendisi belirlemek isteyen 'küresel finans çevreleri'nin kozlarını masaya sürmeleri ile ilişkilendirmeden anlamak mümkün değil...
Merak edilen nokta iktidar ve muhalefet partilerinin bu durum karşısında takınacağı tutumdu...
İşte bu kritik dönüm noktasında iktidar ve muhalefet cephelerinden iki önemli açıklama geldi...
Birincisi, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın, 'Yeni Ekonomi Modeli'ni açıklamak için düzenlediği toplantıda yaptığı açıklamaydı...
İkincisi, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, ekonomi ile ilgili çözüm önerilerini sıraladığı açıklama.
***
Elbette gözler öncelikle iktidar partisinin çözüm önerilerini sunması beklenen Albayrak'ın düzenlediği toplantıdaydı...
Toplantının önemi, 'iş çevreleri'ne dönük olarak organize edilmesiydi...
Bilindiği gibi dolar krizi ilk ağızda döviz cinsinden borçlananları etkiliyor.
***
Bu toplantıya girmeden önce bazı olguları hatırlatmakta yarar var...
Bilindiği gibi eskiden kambiyo rejimi denetim altında olduğu için bu tür borçlanmayı devlet yapar, sonra dövizi içeride kendisi dağıtırdı... Ekonominin 'liberalize edilmesi' sonucu bu durum değişti... Kambiyo sistemi üzerindeki denetim kaldırıldı ve dalgalı döviz kuru sistemine geçildi...
İsteyenin istediği kadar dövizle borçlanmasının yolu açıldı...
Bunun sonucu olarak günümüzde döviz cinsi borçlanmada özel sektör devletin çok önüne geçti.
***
Merkez Bankası verilerine bu açıdan bakıldığında, 2017 yıl sonundan 2018 Mayıs ayı sonuna kadar özel sektörün yurtdışından sağladığı kredi borcu uzun vadeli kredi olarak 726 milyon dolar artarak 222,8 milyar ABD dolarını bulduğu görülüyor...
Kısa vadeli kredi borcu ise (ticari krediler hariç) 1,6 milyar dolar artışla 19,7 milyar ABD dolarına ulaşmış durumda.
Kısa vadeli borç en çok bankaları ilgilendiriyor... 2017 yıl sonuna göre bankaların kredi borçları Mayıs ayı sonu itibariyle 26,5 milyon ABD doları artışla 12,2 milyar doları buluyor...
Finansal olmayan kuruluşların kredi biçimindeki borçlanmaları ise 1,3 milyar dolar artışla 4,5 milyar dolar olmuş.
***
Uluslararası finans kuruluşu HSBC, Türk şirketlerinin Eylül'de 6 milyar dolar, Ekim'de 9 milyar dolar dış borç geri ödemesi olduğunu açıkladı...
HSBC'nin raporuna göre gelecek yıl sonuna kadar ödenmesi gereken borcun tutarı ise 69,5 milyar dolar...
Bu borcun 51 milyar doları bankalara, 18,5 milyar doları ise reel sektöre ait.
***
Türk Lirası, ABD doları karşısında yılbaşından bu yana yaklaşık yüzde 50 değer kaybetti...
Bu değer kaybının büyük bir bölümü ise Mayıs ayından sonra gerçekleşti... Son günlerde yaşanan artış ise günde yüzde 10'un üzerine çıkarak 'fantastik' bir boyut kazandı...
Öyle ki, AKP Grup Başkanı Naci Bostancı, dolar/TL kurunun 6 lirayı geçmesinin ardından yaptığı açıklamada, 'Dolar şimdi çılgın bir partide kendinden geçme hali içinde' ifadesini kullandı.
***
Kurdaki her 10 kuruşluk artışın özel sektör üzerinde 20 milyar TL yük oluşturduğu biliniyor...
Amerikan Merkez Bankası Fed'in eski araştırma direktörü olan Erkin Şahinöz, İstanbul Sanayi Odası'nın (İSO) 2017 yılında açıkladığı Türkiye'nin en büyük 500 sanayi şirketinin faiz, amortisman ve vergi öncesi karının (FAVÖK) 2017 yılında 94,7 milyar TL olduğunu hatırlatıyor...
Şahinöz'e göre bu şirketlerin kur şoku nedeniyle uğradığı zarar ise 347,5 milyar TL...
Arada 250 milyar lira civarında bir açık var.
(Devam edecek)