Dün bu köşede yayınlanan yazımızda enflasyonun önlenemeyen yükselişinin altında yatan etkenleri incelerken şunları söylemiştik:
'Bu saptamalar, ekonomide enflasyonu yükselten en önemli sorunun 'kaynak sorunu' olduğunu gösteriyor... Gerek döviz fiyatlarındaki yükselmenin gerekse içeride üretilen 'döviz kuru geçişkenliği görece düşük olan' ürünlerin fiyat artışlarının altında yatan temel sorun budur'.
Bu olgu, Merkez Bankası'nın para politikası toplantısı özet raporunda şu sözlerle dile getiriliyor:
'Küresel para politikaları ve risk iştahındaki gelişmelere bağlı olarak gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye akımlarını azaltabilecek ve döviz kurundaki oynaklığı besleyecek riskler de mevcuttur. Gelişmiş ülkelerde parasal sıkılaşma eğiliminin sürmesi ve tahvil getirilerindeki yükseliş, dünya ticaretinde korumacılığın yükselmesi, İngiltere'nin AB'den çıkış sürecine dair gelişmeler, İtalya'da bütçe açığı ve kamu borç stokuna dair endişeler ile İran'a yönelik olarak uygulanması beklenen yaptırımlar gelişmekte olan ülkelere yönelik risk iştahının önümüzdeki dönemde dalgalı bir seyir izlemesine neden olarak portföy akımları üzerinde aşağı yönlü risk oluşturabilecektir.'
***
Daha açık söylersek:
2008 krizinin etkilerini azaltabilmek için ABD'nin bol keseden basarak dağıttığı dolarlar diğer bir çok ülkenin yanı sıra ABD'nin kendisinde de üretimi çökme noktasına getirince 'dolar dağıtma politikası' yerini 'dolar toplama politikası'na bırakmış, bunun sonucunda Türkiye gibi 'gelişmekte olan' ülkelerde döviz ihtiyacı artmıştır...
Ağır borç yükü altındaki özel sektör, bu durumda sermayesini takviye ederek üretimi sürdürmekte ve döviz cinsinden borç taksitlerini ödemekte zorlanmıştır...
Bu da, döviz ve sermaye piyasasında sıkışıklığa yol açmıştır...
MB raporunda belirtilen diğer uluslararası gelişmeler de bu olumsuz tabloya katkıda bulunmuştur.
***
Sorunların daha da ağırlaşmasına neden olan bir diğer etken ise enflasyona eşlik eden ekonomik durgunluktur...
MB belgesinde bu durum şöyle anlatılmaktadır:
'Son çeyreğe ilişkin anket göstergeleri, imalat sanayi kapasite kullanım oranındaki düşüş eğiliminin sektörler geneline yayılarak sürdüğünü göstermektedir. İnşaat ile ilişkili sektörlerde daha kuvvetli olmak üzere iç piyasaya yönelik sektörlerin üretim ve sipariş göstergelerinde gözlenen zayıflama bu görünümü teyit etmektedir. İhracat ve turizm bağlantılı faaliyet kollarına ilişkin görünüm nispeten daha olumlu seyretmekle birlikte sektörler genelinde istihdam ve yatırım duruşunun bozulduğu görülmektedir.'
***
Yüksek enflasyon, genellikle ekonomik canlılık dönemlerinin bir özelliğidir...
Durgunluk dönemlerinde ise genelde fiyatlar düşmektedir...
Enflasyonu baş ağrısına, durgunluğu ise diş ağrısına benzetirsek, piyasa ekonomisindeki dalgalanmalara bağlı olarak ekonominin bazı dönemlerde 'baş ağrısı' bazı dönemlerde ise 'diş ağrısı' çektiğini söyleyebiliriz.
***
Ancak yüksek enflasyon ortamında durgunluk da artıyorsa, o zaman hasta hem baş ağrısı hem de diş ağrısı çekiyor demektir...
Böylesi durumlarda işsizliğin yanı sıra faiz de yükselir...
Yani hastanın genel durumu kötüleşir...
Bu olguyu tanımlamak için ekonomistler 'durgunluk' (stagnation) ve 'fiyatların yükselmesi' (inflation) sözcüklerini birleştirerek 'stagflation' sözcüğünü üretmişlerdir...
Şu anda yaşamakta olduğumuz ve MB belgesinde ifadesini bulan durum budur.
***
Peki, bu durumun yakın zamanda düzelmesi söz konusu mudur?..
MB para politikası toplantısı özet raporundaki öngörülere göre cevap olumsuzdur...
Okuyalım:
'Yakın dönemde enflasyon görünümüne ilişkin gelişmeler fiyat istikrarı açısından önemli risklere işaret etmiştir. Döviz kurundaki hareketlerin de etkisiyle fiyat artışlarının alt kalemler bazında genele yayılan bir nitelik gösterdiği dikkat çekmektedir. İç talep koşullarındaki zayıflamanın enflasyon görünümündeki bozulmayı kısmen sınırlayacağı düşünülse de fiyatlama davranışlarına dair yukarı yönlü riskler sürmektedir. Üretici fiyatları kaynaklı maliyet yönlü baskıların oldukça güçlenmesi, enflasyon ve enflasyon beklentilerinin bulunduğu yüksek seviyeler önümüzdeki dönem enflasyon görünümü üzerinde risk oluşturmaya devam etmektedir.'
Yani; 'durgunluk' (iç talep koşullarındaki zayıflama) fiyatları bir miktar aşağı çekse bile enflasyon önümüzdeki dönemde de yükselmeye devam edecektir!
MB kararlarının arka planındaki görüşler bunlardır.