Türkiye’de siyaset alanında ilginç gelişmeler yaşanıyor...

Bu gelişmelere bağlı olarak iktidar ve ana muhalefet arasındaki güç dengesi bir o yana bir bu yana eğiliyor...

Örneğin birkaç hafta önce yapılan anketlerde AK Parti CHP’nin gerisinde kalırken, yapılan son ankette ibre tersine döndü ve AKP kıl payı farkla da olsa öne geçti.

***

Bu ters dönüşün sebebi neydi?..

Yakın zamana kadar ekonomideki olumsuz gelişmeler nedeniyle oylar CHP’ye yönelmişti...

Son günlerde İsrail’in Gazze saldırısının Lübnan, Suriye ve İran’a yayılması ve Türkiye’yi de içine alacak bir bölgesel savaş konusundaki endişelerin artması ise ibreyi ters yöne çevirdi.

***

Areda Survey araştırma şirketinin Aralık 2023 ile Ekim 2024 tarihlerinde yaptığı iki araştırmanın sonuçları bu gerçeği açık bir biçimde gösteriyor...

Şirket bu araştırmalar sırasında yaptığı iki ankette katılımcılara 'İsrail'in gözü Türkiye topraklarında mı?' sorusunu yöneltti...

Aralık 2023'te yapılan birinci anket şu sonucu vermişti: “Evet: 81,6, Hayır: 18,4”. 2 Ekim 2024 tarihinde yapılan ikinci ankette ise İsrail'in gözünün Türkiye topraklarında olduğunu düşünenlerin oranı artarak yüzde 89,4'e yükseldi. AKP’yi tekrar birinci parti haline getiren olgu, bu tablodur.

***

CHP Genel Başkanı Özel’in Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın son dönemde yaptığı İsrail karşıtı açıklamalar konusunda dile getirdiği şüpheler onun da bu kanaati paylaştığını gösteriyor...

Hatırlayalım: Özel, son anketin yayınlandığı tarihte yaptığı açıklamada, Erdoğan’ın  “savaş tehlikesi var” söylemleriyle geçmişte de gerilimi artırdığını söylemiş...

“ ‘Yakında bize saldıracaklar, tehlike büyük’ denilerek endişe yaratılmasın; bugün Türkiye'de en büyük sorun yoksulluktur. Hayat pahalılığını gidermeyip, 'tehlike büyük' söylemlerine milletin karnı tok, çünkü milletin karnı aç.” demişti.

***

AKP ile CHP arasındaki tartışma bir yana, bu saptamalar şu iki sıkıntının toplumdaki en büyük endişe kaynaklarını oluşturduğunu gösteriyor: enflasyonun yarattığı yoksullaşma ve İsrail tarafından bölgemizde yaratılan savaş tehlikesi...

Siyasal tercihler, bu sıkıntılardan hangisinin öne çıktığına bağlı olarak çok hızlı bir biçimde değişebiliyor...

Partiler açısından bakıldığında AKP’nin zayıf noktasını ekonomi oluşturuyor; güçlü noktasını ise İsrail ve Batı karşıtı söylem...

CHP’de ise durum tam tersi. CHP, ekonomik şikayetler arttığı oranda güçleniyor, izlediği ABD ve AB yanlısı politikalar nedeniyle kan kaybediyor.

***

Bundan çıkarılacak sonuç çok açık...

Türkiye, “kuruluş döneminde” uygulanan bağımsız politikaları tekrar hayata geçirecek ve kamu sektörünü güçlendirerek “dar gelirli” kesimlerin sıkıntılarını giderecek bir partiye ihtiyaç duyuyor...

Böyle bir partinin olmaması, iktidarda zayıflık muhalefette boşluk yaratıyor.

***

Siyasette kalıcı bir başarı elde etmek isteyen bir partinin şu gerçeği görmesi gerekiyor:

Ekonomi ve dış politika bir bütündür. Ekonomisi sağlam olmayan bir ülke bağımsız bir dış politika izleyemez...

Lozan’daki görüşmeler sırasında İngiltere’nin baş temsilcisi olan Lord Curzon, sömürgeci İngiltere’nin taleplerini reddeden Türkiye heyetinin baş temsilcisi İsmet Paşa’ya, “İhtiyaç sebebiyle yarın para istemek için karşımıza gelip diz çöktüğünüz zaman, bugün reddettiğiniz bütün talepleri cebimizden birer birer çıkartıp önünüze koyacağız.” demişti...

Türkiye’de hiçbir siyasetçi bu sözleri unutmamalıdır...

Ancak o zaman Türkiye doğru yolu bulabilir...

Ve ancak o zaman bu gerçeği gören partiler arasında gerçek bir “diyalog” ve “uzlaşma” sağlanabilir!