Çok açık ve net ifade etmek gerekir; MHP ve Devlet Bahçeli bu ülkenin birlik ve beraberliğinin, kardeşliğinin, daha güzel bir gelecek umudunun önündeki en büyük engeldir. Milliyetçi camianın o çokça edebiyatını yaptığı beka sorununu yaratanların başında geliyor çünkü... AKP’nin kendilerine mahkumiyetinin tadını çıkaran ve kimsenin hesap soramayacağını düşünen bu zevatın bile isteye kamuoyuna verdiği görüntü, MHP kaynaklı tehdit ve tehlikenin ne kadar ileri düzeye ulaştığının kanıtıdır.
Devlet Bahçeli’nin, 15 Temmuz'un yıl dönümünde Gölbaşı’ndaki Özel Harekat Başkanlığı'nı ziyaretinde kendisini Emniyet Genel Müdürü Erol Ayyıldız, Özel Harekat Başkanı Süleyman Karadeniz ve beraberindeki heyet karşılıyor. Süleyman Karadeniz, karşılama sırasında Devlet Bahçeli'nin elini öpüyor; sadece o değil diğer özel harekat polisleri de sırayla el öpme yarışına giriyor.
İşin esasına bakılırsa şaşıracak bir şey yok. Çünkü biz çok uzun yıllardır polis teşkilatındaki MHP kadrolaşmasını biliriz. MHP davasında yargılanan Agah Oktay Güner’in de çok veciz şekilde ifade ettiği üzere kendileri cezaevinde olsalar bile fikirleri hep iktidardadır. Bürokrasideki hakimiyetleri, polis teşkilatındaki etkinlikleri tartışmasızdı. Yüksek yargı mekanizmalarında varlardı ama Gülen cemaatine tasfiye sonrasında yargıda da nüfuz alanlarını genişlettiler.
Yine bildiğimiz bir gerçek; çok özel seçilmiş ve özel eğitimlerden geçirilmiş polislerden oluşan özel harekat kadrolarının çoğu ülkü ocakları teşkilatı referanslıdır ve buna dair bilgiler zaman zaman açığa çıkmıştır. Ülkücülerin “vatana ve millete” daha sadık olduğu gibi on derece çarpık ve yanlış bir kabulden kaynaklı güvenlik bürokrasisinde tek tip yapılanmadan yarar umulmuştur hep. Çünkü, NATO konseptlerinin kullanışlı aparatı olarak 60’lı yıllarda solculara karşı seferber edilen ülkücüler, 12 Eylül sonrasında da yine sosyalistlere, Kürtlere, Alevilere yönelik devlet politikalarının uygulayıcı unsurlarıydı.
Şimdi de muhalefetteymiş gibi görünseler de iktidarın parçası konumundalar.
Son dönemi öncekilerden farklı kılan ne o zaman?
Eskiden, MHP ve milliyetçiliğe dair işaretler ve ilişkiler açığa çıktığında sakınılır, gizleme yoluna gidilir, kamuoyunun vicdanını tatmin etse de etmese de bir açıklama yapılırdı. Yeni durumda ise bu ilişki, Cumhur İttifakı dengeleri içinde ihtiyaca göre ya iki ortağın birleşip toplumsal muhalefete tehdit ve meydan okumasına dönüşüyor ya da birinin diğerine üstünlük sağlama, mesaj verme, ayar çekme niyetlerine tekabül ediyor. Siyasal İslamcılığın, AKP’nin temsil ettiği ideoloji ile devlet kurumlarının özdeşliğine dair görüntüler de aynı şekil ve niyetle sergileniyor. Yani eskiden sakınılarak inşa edilen güç, şimdi aleniyet kazandırılarak elde ediliyor.
Son fotoğrafı, özel harekat polislerinin milliyetçilik duygularının yüksekliğine bağlı olarak büyüğe saygı çerçevesinde değerlendirenler herhalde halkı aptal zannediyor. Örneğin, CHP Genel Başkanı Özgür Özel aynı ziyareti gerçekleştirse ve onun eli öpülse yine büyüğe saygı denilerek normalleştirilecek mi? Hepimiz de biliyoruz ki, öyle olmayacak…
Fotoğraf devletteki çürümenin, çöküşün, kokuşmuşluğun, adaletsizliğin, güç dengesizliğinin en dikkat çekici işareti sayılır. Son 22 yılda polisin, hakimin, savcının, askerin, din görevlisinin yani herkese eşit mesafede durması gereken kamu görevlilerinin AKP ve MHP’nin memuruna nasıl dönüştüğünün açık ilanı. Artık devletin polisi, hakimi, savcısı yok, partili polis, partili hakim var. Yıkıcı, devlete güveni sarsıcı, dehşet yaratan, ürperti veren bir manzara ile karşı karşıyayız.
İnsan düşünmeden edemiyor.
Nasıl oluyor da özel harekat polisleri, Sinan Ateş cinayetinin tetikçilerini İstanbul’dan Ankara’ya getirebiliyor? Cevap, bu fotoğraf karesinin bir yerlerinde saklı olabilir mi?