Ekonominin geleceği konusunda kuşkular her geçen gün biraz daha artıyor...
Bu duruma paralel olarak ekonominin geleceğine yönelik analizler giderek daha karamsar hale geliyor...
Örneğin...
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın son İngiltere gezisinde konuşma yaptığı Chatham House adlı kuruluşun Türkiye projesini yöneten Fadi Hakura, Time dergisine yazdığı makalede 'Türkiye koşar adımlarla ekonomik çöküşe gidiyor' başlığını kullanıyor...
Yazısında, Türkiye'nin kırdığı 'büyüme rekoru'na da değinen Hakura, 'Bu büyüme modeli, altyapı ve sürdürülebilir özel yatırımlar ve ihracat ile değil, spekülatif para akışlarıyla finanse edilen inşaat ve hükümetin desteklediği altyapı projelerine ve tüketici harcamalarına fazlasıyla bel bağlamış durumda' saptamasını yaptıktan sonra şunları söylüyor:
'Türkiye'nin orta boy Audi tarzı ekonomisini, üst segmentteki Ferrari tarzı büyüme oranlarına ulaştırmak için gaza basıyor da basıyor. Oysa her tamircinin bileceği gibi, böyle taktiklerin uzun vadede başarılı olma şansı yoktur. Motor sonunda yanar'.
***
Yabancı kuruluşlardan gelen uyarı örneklerini artırmak mümkün...
Bunların kötü niyetli propaganda olduğunu söylemek de...
Ancak, böyle bir niyet taşımadığı açık olan ve başkentin sanayi odasını yöneten Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir de uyarıda bulunanlar arasında yer alınca meseleye ciddi bir biçimde yaklaşmanın gereği ortaya çıkıyor...
Dünya gazetesi Ankara Temsilcisi Ferit B. Parlak'ın sorularını cevaplandıran Özdebir, özel sektörün durumuna ilişkin şunları söylüyor:
'Türkiye ekonomisi öyle bir hale geldi ki işletmelerimizden çoğu Türk Ticaret Kanunu'na göre batık durumda. Varlıklarından daha çok borçları var. Hayatta kalabilmeleri için iş yapabilmeleri, bunun için de piyasanın hareketlenmesi lazım. Belki bu tedbirler 3-4 sene önce alınsaydı, faturası bu kadar ağır olmayabilirdi.'
***
Bir de rakamlar var ki, onlara niyet atfetmek hiç mümkün değil...
Türkiye'nin bir 'borç sarmalı'na girdiği ve borcun yükünün esas olarak reel sektörün omuzlarında olduğu biliniyor...
Reel sektörün bankalara olan kredi borçlarına bakıldığında rakamın 1 trilyon 849.1 milyar liraya ulaştığı görülüyor... Bu borçların ödemelerinde sorunlar yaşandığı ve bir çok büyük şirketin bankaların kapılarını 'yeniden yapılandırma' için çaldığı da bilinen gerçekler arasında.
***
Türkiye ekonomisinin genelinin durumu da özel sektörden çok farklı değil...
Ülkenin toplam borç yükü 3 trilyon 947,9 milyar liraya ulaşmış durumda... Son olarak Sözcü'den Mehtap Özcan Ertürk'ün yaptığı habere göre, iç ve dış borçların milli gelire oranı yüzde 127'ye ulaşmış bulunuyor...
Yani Türkiye'nin bir yılda elde ettiği toplam gelir borcunu karşılamaya yetmiyor.
***
Ekonomide inşaat sektörünün taşıdığı ağırlık herkesin malûmu...
Ancak inşaat sektörü de 'tıkanma' işaretleri veriyor...
Bu tıkanmanın en açık görülebileceği yer istihdam rakamları... Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi (BETAM) adına Doç. Dr. Gökçe Uysal ve Araştırma Görevlisi Uğurcan Acar tarafından hazırlanan 'Tarım dışı işsizlikte kuvvetli artış' başlıklı notta inşaat sektöründeki istihdam daralmasının işsizlik oranı üzerindeki olumsuz etkisine değiniliyor ve 'İnşaat sektöründe son iki dönemdir kuvvetli istihdam kayıpları yaşanmıştır. Bu gelişmelere paralel olarak tarım dışı işsizlik yüzde 12.2'ye yükselmiştir' deniliyor.
***
Özdebir, ekonomiyi tehdit eden konuların en önemlilerinden biri olan sıcak para çıkışı konusunda da önemli uyarılar yapıyor...
İşte söyledikleri:
'Şu anda Türkiye'de çarkları çevirebilmek için finansmana ihtiyacımız var. Kredi-mevduat oranı olmaması gereken seviyelerde. Bu şartlar altında bankaların da kredi verecek kaynağı kalmadı. Yıl sonuna kadar ödenmesi gereken 69 milyar dolar gibi devasa büyüklük var. Bunu tedavi etmemiz ve cari açığı düşürmemiz lazım.'
(Devam edecek)