Önceki yazımızda anayasaların toplumsal açıdan oynadıkları rollere değinirken, İngiltere'de yazılı bir anayasa olmadığını, ABD'de ise 1788 tarihinde İngiltere'den bağımsızlığın kazanmasının ardından yazılan anayasanın zaman içinde eklenen bazı maddeler dışında günümüze kadar geçerliliğini koruduğunu söylemiştik...

Sözünü ettiğimiz bu iki ülkenin ortak bir özelliği vardır...

Bu ülkeler, siyasal açıdan en istikrarlı ve ekonomik açıdan gelişmiş ülkelerdir.

***

Anayasalar, esas olarak kapitalist toplumların gelişme süreçleri içinde oluşur ve sistemin alt yapısıyla yani sosyo-ekonomik yapıyla uyumlu oldukları sürece istikrarını korur...

İngiltere örneği, bu koşul yerine getirildiği takdirde ortada bir anayasa olmasa bile, temel yasaların feodal sisteme özgü krallık yönetiminden sanayi toplumuna özgü parlamenter sisteme geçişe uyum sağlayabildiğini göstermesi açısından önemlidir... Bu örneğe, Hollanda ve Belçika gibi siyasal demokrasinin geçerli olduğu ülkelerde krallık kurumlarının varlığını sürdürmeye devam etmeleri de eklenebilir...

Hiç kuşkusuz bu ülkelerdeki kral ya da kraliçeler, zaman içinde feodal dönemde olduğu gibi iktidarın gerçek sahipleri olmaktan çıkmış ve sembolik makamların temsilcilerine dönüşmüşlerdir, ama konumuz açısından önemli olan bu değişimin ılımlı ve barışçıl bir süreçte kanunlarda bazı değişiklikler yapılarak gerçekleşmiş olmasıdır.

***

Bir başka gelişmiş kapitalist ülke olan Fransa'da ise farklı bir durum söz konusudur...

Bu ülkede, feodal sistemden kapitalist sisteme geçişte ihtilaller, krallıkların yıkılması, ardından yeniden imparatorluk kurulması, bunun ardından krallığı restorasyonu ve daha sonra bir biri ardından yeni cumhuriyetlerin kurulması gibi olaylar önemli bir rol oynamış, ülke anayasası bu değişimlere paralel olarak sık sık değiştirilmiş ya da yeniden yazılmıştır...

Öyle ki, 1789'dan 1875'e kadar geçen 86 yıllık süre içerisinde Fransa'da 13 yazılı anayasa yapılmış, 15'ten fazla rejim değişikliği gerçekleşmiştir...

Cumhuriyet de beş kez yıkılmış yeniden kurulmuştur.

***

Bu karşılaştırma bize, kurulu siyasal sistemlerin ve o sistemlerin hukuksal belkemiğini oluşturan anayasaların toplumsal gelişime eşlik eden siyasal koşullardan nasıl etkilendiğini göstermektedir...

Eğer bir ülke sosyo-ekonomik açıdan istikrarlı bir gelişme gösteriyorsa, 1860'lı yıllarda yaşanan ABD iç savaşında olduğu gibi bu yapı içinde yoğun siyasal çatışmalar yaşansa bile siyasal sistemi belirleyen anayasa ve temel yasalar varlığını devam ettirebilmekte, yaşanan değişimler kopuşlar olmadan gerçekleşebilmektedir...

Bunun aksine eğer iç çatışmalar zıt güçlerin birbiri ardından iktidarı devralmasına ve büyük siyasal çalkantılara yol açıyorsa, bu çalkantılar siyasal sistemi etkilemekte ve hukuksal süreçlerde (dolayısıyla anayasalarda) kopuşlar yaşanmaktadır.

***

Bir önceki yazımızda, ülkemizde anayasa yapma geleneğinin 'Tanzimat' adı verilen dönemde alınan bir takım önlemlere karşın ülkedeki katı feodal yapının yeni çağın gerçeklerine ayak uyduramamasından kaynaklandığını söylemiştik...

O dönemin en güçlü devlet adamı olan Mithat Paşa, sözü edilen dönemde sadrazamlık yapmasına karşın dönemin padişahı Abdülaziz'in yeniliklere kapalı tutumu nedeniyle yapılması gereken siyasal değişimleri gerçekleştirememişti...

O nedenle, 1876 yılında önde gelen askeri komutanların da desteğiyle yapılan bir darbeyle Abdülaziz tahttan indirilmiş ve 'reformcu' görüşler taşıdığı düşünülen V. Murat tahta oturtulmuştu... Böylece ilk meşrutiyet rejimi kurulmuş, ilan edilen anayasa da ülkenin ilk anayasası olmuştu.

***

Ne var ki, yaşanan siyasal çalkantıları nedeniyle V. Murad'ın akli dengesi bozulduğu için bir süre sonra onun yerini veliahd II. Abdülhamid aldı...

Yapılan değişimlere karşı olan yeni padişah, tahtını koruyabilmek için başlangıçta meşrutiyet taraftarı görünse de '93 Harbi' olarak bilinen 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşını bahane ederek Meclis'i lağvetti ve anayasayı yürürlükten kaldırdı... Ardından Mithat Paşa'yı Abdülaziz'in ölümünden dolayı suçlayarak idam ettirdi...

Böylece, ülkemizde anayasa değişimlerine de yansıyan istikrarsız bir siyasal süreç başlamış oldu.

(Devam edecek)