Biliyorsunuz Merkez Bankası 4 yıl aradan sonra yarın (7 Şubat) İstanbul’daki toplantısını uzun zamandır yapımı süren yeni binasında gerçekleştirecek. Daha bina inşatında eksikliklerin olduğu Ümraniye’deki İstanbul Finans Merkezi’nde (İFM) yapılacak toplantıda yılın ilk enflasyon raporu açıklanacak.
Ekonomiyi yakından izleyen herkes; tanıtılacak olan yeni binanın yüzü suyu hürmetine MB’nin yılsonu tahminlerinde revizyona gidip gitmeyeceği sorularını merak ediyor. Ya da hedefleri tutacak mı sorularına odaklanmış durumda.
Biliyorsunuz, 8 Kasım 2024 tarihli enflasyon raporunda 2025 yılı yıl sonu enflasyon tahmini yüzde 21 olarak açıklanmıştı. Tahmin aralığı ise yüzde 16 ve 26’ydı. 2026 yıl sonu tahmini ise yüzde 12’ydi. 7 Şubattaki toplantıda tahminlerin değişip değiştirilmediği görülecek.
Öte yandan ocak ayında açıklanan yılın ilk enflasyon oranı da herkeste moral bozukluğu yarattı. Beklentilerin yaklaşık 70 puan üzerinde yüzde 5.03 olarak çıkan enflasyon oranı, düşme konusunda da umut kırıcı oldu.
Bu kapsamda önümüzdeki ay 3 Martta açıklanacak olan Şubat ayı enflasyon oranının da yüzde 4’ler seviyesinde olacağı daha şimdiden kendini gösteriyor olması da umutlar üzerinde kara bulut gibi çökmüş görünüyor.
Açıklanan enflasyon oranları hiç kimseyi mutlu etmedi dedik ya; ocak ayı başında asgari ücreti yüzde 30 artırarak 22 bin 104 lira yapılması ile övünülürken, ocak ayının sonunda bu tutarın açlık sınırının altında kalması da dar gelirli kesimlerde haklı olarak diş gıcırtısına yol açtı.
Daha şimdiden söyleyelim, mayıs ayından itibaren temmuz ayında yapılmasından vazgeçilen asgari ücret zammı konuşulmaya başlanacak.
Nitekim dar gelirli kesimlerin başında gelen memurların enflasyona ezdirilmemesinin, memuru korumadığı dile getiriliyor. Bunun da birinci sebebinin açıklanan rakamlar gerçek enflasyonu yansıtmamasından dolayı olduğu vurgulanıyor. İkinci sebebinin ise enflasyon oranında yapılan artış da bir zam olmadığı dile getiriliyor. Bu nedenle tutmayan enflasyon tahminleri kadar zam açıklanmasının ve ardından enflasyon payı eklenmesinin, memurun enflasyona ezdirilmemesi olarak ifade ediliyor. Bu kapsamda memur kesimi haklı olarak şu tespiti dile getiriyor:
“2025 yılının ilk enflasyon rakamları göstermiştir ki kış mevsimi 2025 yılı kamu görevlileri için çetin geçecektir. Bunu önlemenin yolu; her fırsatta dile getirilen ekonomik büyüme, artan ticaret hacmi ve bütçe fazlasından kamu görevlilerine refah payı verilmesidir.”
Memur kesiminin ortaya koyduğu bir başka gerçeklik ise TÜİK’in açıkladığı enflasyonla Merkez Bankası’nın tahmini ve Orta Vadeli Plan’da ilan edilen enflasyonun her zaman birbirinden farklı olması. Bu kapsamda devlet kurumlarının hiçbir zaman tutturamadıkları ve mutabık olamadıkları tahmini enflasyon oranından bile düşük bir rakamı kamu görevlilerine ‘zam’ olarak uygun gören Hakem Kurulu’na da tepkililer. Memurlar “Hakem Kurulu gerçeklikten uzak bir yasanın sonucudur ve temeli adaletsizlik olan bu yasa da masa da en kısa sürede değişmelidir” tespiti yaparlarken, “Eşit şartlarda mücadeleyi sağlayacak, masayı toplu sözleşme masası olarak hakim kılacak, tarafların eşit temsil edildiği bir müzakere heyeti ve hakem kurulu oluşturulmalıdır” beklentisi de memur kesimi tarafından artık sesli olarak dile getiriliyor.