Ankaragücü’nün son halini görünce, geçen yıl yaşanan ve acı sonla noktalanan Süper lig macerası gözümün önünden bir film şeriti gibi geçti… Hem geçen sezon küme düşmeye neden olan olaylar hem de bu sezon bu günlere kadar yaşananlar, maalesef aynı yönetim zihniyetinin sürdürülmesinden kaynaklandığı ve hiç ders alınmadığını gün gibi ortaya çıkarmaktadır.
115 yıllık Başkent’in koca çınarına büyük acı yaşatılarak süper lige veda edildiği süreçte, özellikle de “Kupa Beyi” unvanının verdiği özgüven ve Ç.Rize, Erzincan ve çeyrek finaldeki 3-0’lık F.Bahçe galibiyetleriyle Avrupa hayalleri tavan yapıp ayaklar yerden kesildiği dönemlerde bile sürekli olarak ligde yaşanan tehlikeli gidişatı gündeme getirip, “Erken tanı hayat kurtarır, geç kalındığında ise durum felaket olur” diye yazmıştım.
Bu ikazları yaparken de daha 22 hafta oynanmıştı. Arka arkaya yapılan F.Bahçe (D/2-1), Sivas (0-0), Konya (D/1-0), G.Saray (0-3), Kayseri (D/3-2) 5 maçta sadece 1 puan alınabilmişti, üstelik F.Bahçe ve G.Saray hariç diğer 3 karşılaşma 6 puanlık diye tabir edilen nitelikteydi. 28.haftadaki müsabaka Başkent ekibi için kelimenin tam anlamıyla kurtuluş mücadelesiydi. Rakip 13 puanla son sıradaki İstanbulspor’du. O zamanki hoca Emre Belözoğlu, kupadaki 3-0’lık F.Bahçe galibiyetinin en iyileri olan Saponara ile Morutan’ı yanunda oturtarak tehlikenin vahametinin farkında olmadığını kanıtlanmış ve ne yazık ki kurtuluş fırsatını kaçırmıştı. Son 10 maçta da ancak, 2 galibiyet, 4 beraberlik ve 4 yenilgiyle 1 puan farkla küme düştü.
Trendyol 1. Liginde sezon başlamadan en pahalı kadrosuyla, şampiyonluk için favori gösterilen Ankaragücü‘nde kimse tehlikenin farkında değildi. Çünkü takımı 5 yılda 3 kez küme düşüren yönetim anlayışının uzantısı tekrar göreve getirilmişti… Nitekim kadronun korunması adına yapılan baskı, takımın oyununu etkiledi, Şimdiki hoca Kemal Özdeş’le seçim yapılmadan ve maçlar başlamadan göreve getirilmesine karşın hemen yollar ayrılmış, yerine Cihat Arslan ile getirilmişti. Yönetim zoruyla kulüpte kalan Almanya orjinli futbolcular; 5 haftada 2 galibiyet ve 3 yenilgi alan hoca operasyonunda Arslan’nın yerine Kuntz’un yardımcısı, Almanya’da yetişen Kenan Koçak’ın getirilmesinde aktif rol oynadılar. Sonra kadro kalitesi ile ters orantılı alınan sonuçlar bu kez taraftarların isyanıyla sonuçlanınca Başkan İsmail Mert Fırat, eski başkan Faruk Koca’ya teslim bayrağını çekerek, ekibine âdeta A.Gücü’nün anahtarlarını teslim etti. Takım yine Emre Yıldız ve Kemal Özdeş’e emanet edildi. 4 futbolcu, Efkan Bekiroğlu, Tolga Ciğerci, Bahadır Han Güngördü ve Alper Uludağ kadro dışı bırakıldı.
Umut ara transfer döneminde yapılacak kadro takviyesindeydi… 5 oyuncu transfer edildi ama asıl beklenti sürekli yaşanan sakatlıklar ile bir türlü verim alınamayan stoper ve santrafor mevkilerindeydi ama sadece bir forvet alınabildi o da 6 aydır maç eksikliği olan Owusu’ydu. Ganalı futbolcu ayağının tozuyla çıktığı Ümraniye maçında kırmızı kart gördü.
Bu duruma bir de zaten büyük sıkıntı yaşanan stoper mevkinde Kaptan Mahmut’un sakatlanarak oyundan çıkmasıyla, tecrübesiyle hiç bağdaştıramadığımız Kemal Hocanın oyuncu değişikliğinde yaşadığı kısa sürelik bocalama, maçın gidişatını değiştirdi. Bu sürede yenilen gol, kırılma noktası oldu, Kemal Özdeş, savunmada doğru hamleyi yaptı ama atı alan Üsküdar’ı geçmişti.
Şimdi asıl tehlike, süratle play-off hattından uzaklaşarak, tehlike hattına iyice yaklaşılmasında. Başkent ekibi, düşme potasındaki takımlarla arasındaki puan farkı 3’e düştü. Geçen sezonki durumla olan benzerlik yaşanmaya başladı. Dost acı söyler ama ayaklar yere sağlam basılarak önlem alınmazsa, oluşacak panik havası maazallah kötü sonuçlara neden olabilir.
45 yıllık bir spor yazarlığı tecrübesiyle altını çize çize yazıyorum, “Erken tanı” örneğinde olduğu gibi tehlikeyi önceden fark edin ki, felaket yaşanmasın. Gerçekçi hedefler belirleyin, yoksa şanlı maziye sahip koca çınarın tarihinde “affedilmeyenler” hanesinde yer alırsınız.