Son söyleyeceğimizi en başında söyleyelim. Trump’un sadece otomotiv sektöründe yerli üretimi artırmak için en kısa sürede yapması gereken yatırımın tutarı en az 1 trilyon dolar. ABD ekonomisinde sadece bir alanda bu büyüklükteki yatırımı yapacak bir alan yok.

Trump’un 14 günde ‘U dönüşü’ yapmasının matematiksel gerçeğini sizlere anlatalım.

Önceki yazımızda ABD ekonomisinin düzeltilmesi için atılan adımların yeterli olmayacağından dolayı ABD kapitalist sisteminin ülkelerin yeraltı kaynaklarına çöken ABD emperyalizm zihniyetine dönüştüğünü anlatmıştık.

Bu kapsamda 26 Mart’ta otomobil ve hafif ticareti araç ithalatı karşılığı ülkeler aleyhine açıkladığı ek gümrük vergilerinin, ardından 3 Nisan’da 185 ülke getirdiği vergi kararlarının öylece oturulmuş hesaplanmış, ABD ekonomisine getirisine götürüsüne bakılmadığı da ortaya çıktı.

Otomobillere getirilen yüksek vergiler ABD’li tüketicileri rahatsız etti. Trump da onlara hitaben “Otomobil işimiz hiç olmadığı kadar gelişecek” sözlerini kullandı. Ancak, özellikle otomotiv sektörü için koyduğu yüzde 25 vergi, Trump’daki mantık hatasında kendini gösterdi.

Çünkü yerli üretimi teşvik etmek için ithal araçlar için getirilen yüzde 25 vergiye rağmen ABD’nin, işgücü maliyetleri daha düşük Çin gibi ülkelerle başa çıkması mümkün görünmüyor. Çin’deki maliyet düşüklüğü, üretilen her parçanın maliyetini ciddi oranda aşağı çekiyor. Bu nedenle ithal edilecek araçlar için ne vergi koyarsa koysun, ithal araçların ABD iç üretimdeki maliyetin altında kaldığı ABD’li ekonomistlerce de dile getiriliyor.

Bir de buzdağının görünmeyen yönüne bakalım. Otomotiv gibi yüksek tutarlı yatırım yapan yatırımcılar, yüksek gümrük vergisi oranlarının yatırımın geri dönüş süresi olan 10-15 yıl boyunca korunup korunmayacağı endişesi de taşıyacaklardır. 

Bir başka konu ise; iktisat teorilerini dahi allak bullak eden gümrük duvarları ile uzun süre korunan yerli üretimin, aynı zamanda maliyetlerin yükselmesine de yol açacağı gerçeği. Tüm bunların yanında hali hazırda Çin, Hindistan, Meksika, Endonezya gibi daha düşük maliyetli işgücüne sahip ülkelerle rekabet edilemeyeceği de ABD’li ekonomistlerce dile getiriliyor.

Anlayacağınız, öyle hesaplama yapılarak alınmış kararlar olmadığı aradan geçen 14 günün sonunda önceki gün açıklanan ‘90 gün erteleme’ kararıyla ortaya çıktı.

Ancak çok daha kötüsü ‘ABD kibri’nin de son örneğini göstermesiydi.

Trump gümrük vergilerini savunduğu konuşmasında diplomasi sınırlarını zorlayan kibrini de ortaya koydu ve ülke liderleri için "Popomu öpüyorlar, her şeyi yapmaya razılar. Bir ticaret anlaşması yapmak için can atıyorlar. 'Lütfen efendim, her şeyi yaparım' diyorlar" sözleri ile liderlerin anlaşma için kendisine yalvardıklarını alaycı bir taklitle dile getirdi.

Laf otomotiv sektöründen açılmışken, ABD’nin bazı verilerini de paylaşalım…

ABD’nin otomotiv ve hafif ticari araç üretimi 2023 yılında 10,3 milyon adet civarındaydı. Bu miktar dünya toplam üretiminin de neredeyse yüzde 10,2’sine karşılık geliyor. ABD iç pazarının büyüklüğü ise 16 milyon adeti geçiyor. Yine 600 bin adet civarında araç ihraç edilirken, 6,1 milyon adet araç ithal ediliyor. Yani en iyi tahminle ABD’nin ithal edeceği araçlara karşılık ikame edeceği yerli üretimde 7-8 milyon adetlik bir kapasite artışı gerekiyor.

Bu miktardaki kapasite artışı için 1 trilyon dolara yakın bir yatırım gerekiyor. Yine bu kapasitenin karşılanması için kurulması gereken büyük ölçekli tesisler için yatırım süresinin de 2 yıldan az olmayacağı, yatırımın sonucunun alınmasının ise 5 yılı aşacağı biliniyor.

Böyle bir kaynağı kısa sürede otomotiv sektörüne aktarması mümkün mü?

ABD’de sabit sermaye yatırımlarının GSYH içindeki payı 2023 yılında yüzde 21,3 civarında. Yani yıllık yatırım harcaması tutarı 6 trilyon dolar civarında. Bunun imalat sanayi yatırımlarına giden bölümünün, yeni sanayi ve ticaret politikasıyla yüzde 25-30’a çıkacağı bile varsayılsa yatırım bütçesinin üçte birinin otomotiv sektörüne ayrılması gibi bir sonuç ortaya çıkıyor.

Yapay zeka, çip üretimi, yeni teknoloji yatırımları, enerji ve diğer altyapı yatırımları gibi öncelikler, ithalatın ikamesi için başka sektörlerde yapılması gereken yatırımlar dikkate alındığında ABD ekonomisinin böyle bir hareket alanı var mı? İşte bu son derece tartışmalı!