AK Parti ve MHP’nin oluşturduğu Cumhur İttifakı’nın siyasi tutumları (rahip Bronson, S400, şimdilerde de İsrail’e yönelik sevkiyat iddiaları) muhafazakâr, mütedeyyin ve milliyetçi seçmen üzerinde de ciddi rahatsızlık yaratıyor. Bu kesimlerde ayrıca, ekonominin sokulduğu darboğaz sonucu ülke nüfusunun neredeyse yüzde 60’a varan kesiminin artık asgari ücret ve altında gelir alınmasına yol açılmasını da ‘yönetimsel bir sorun’ olarak yorumlanıyor. Şimdi bu kesimlerdeki rahatsızlığın boyutunun, ay sonu yapılacak yerel seçimlere başta katılım seviyesi olmak üzere, nasıl yansıyacağı önemli olacak.

Türkiye’deki yerel seçimlere katılım oranları incelendiğinde katılımın yüzde 82-89 arasında olması dikkat çekiyor. Geçmişten bu yana yüzde 90,53 ile en yüksek katılımın olduğu 1994 yerel seçimleri sonucunda ise Refah Partisi’nden Cumhurbaşkanı Erdoğan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olmuştu. Erdoğan daha sonraki seçimlerde yerini Fazilet Partisi’nin adayı Ali Müfit Gürtuna’ya bıraktı.

Peki bugün yapılacak seçimlerle ortak bağı nedir? Yüzde 90,53 katılımın olduğu 30 yıl önceki seçimlerde olduğu gibi bugün de çok sayıda sağ tandanslı partilerin adayları yarışacak. Ayrıca, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 1994 yılında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu seçimlerde iktidarda DYP vardı ve Süleyman Demirel seçimlere girerken, “Merkezi yönetimle yerel yönetim el ele vermezse, dayanışma halinde olmazsa o şehre herhangi bir şey gelmez” şeklinde bir sözü kullanmamıştı. 

27 Mart 1994'te düzenlenen yerel seçimlerde Refah Partisi 28 ilde, Anavatan Partisi 14 ilde, Doğru Yol Partisi 12 ilde, Sosyal Demokrat Halkçı Parti 10 ilde, Milliyetçi Hareket Partisi 7 ilde, Cumhuriyet Halk Partisi 5 ilde seçimleri kazanmıştı.

O günkü Refah Partisi’nin seçmeni bugün Yeniden Refah Partisi ile Ak Parti ve Saadet Partisi’ni ayrı ayrı oylayacak. O dönemin ANAP ve DYP kitlesi ise bugün ağırlıklı olarak Gelecek, Deva, İyi Parti’de dağılmış gibi görünüyor ve bu partiler de kendi isimleri ile seçimlere katılacak.

1994 yerel seçimlerine giren 4 sağ tandanslı partinin karşısında ise Sosyal Demokrat Halkçı Parti (SODEP) ve CHP’nin olduğu 2 sol tandanslı parti vardı ve bu iki parti de toplam 15 ilde belediyeyi almıştı.

Ay sonu hazırlandığımız seçimlere ise sağ tandanslı AK Parti ve MHP’nin başını çektiği Cumhur İttifakı ile birlikte Gelecek, İYİ, Yeniden Refah, Saadet partilerinin karşısında kendilerini sosyal demokrat olarak nitelendiren DEM ve CHP var. Yüzde 90,53 katılımın olduğu 1994 seçimlerinde belediyelerin alınmasındaki sıralamada da bu sağ tandanslı ilk 4 partinin olması dikkat çekti.

1994 seçimlerinin ardından yapılan 1999 yerel seçimlerine katılım oranı yüzde 87,09 oldu. 18 Nisan 1999'da erken genel seçimlerle birlikte düzenlenen yerel seçimlerde, MHP 21, Fazilet Partisi 16, ANAP 13, CHP 11, DSP 9, HADEP 7, DYP 3 ilde seçimleri kazandı.

28 Mart 2004 tarihinde beş yıllık bir dönem için yerel yönetimleri (belediye başkanlıkları, belediye meclisleri ve muhtarlar) belirlemek üzere yapılan seçimlere katılım daha da düştü ve yüzde 76,35 oldu. Bu seçimlerde DEHAP, ÖDP, EMEP, ÖTP ve SDP “demokratik güç birliği” adı altında bir araya gelerek birçok seçim merkezinde adaylarını SHP çatısı altında gösterdi. AK Parti’nin ipi göğüslediği bu seçimlere sağ partiler olarak MHP, DYP, Refah, ANAP ve Genç Parti yer alırken, oyların dağıldığı sol partileri CHP’nin yanı sıra SODEP ve DSP temsil etti.

2009 seçimlerinde yüzde 85,18 katılım oldu, 2014 seçimlerinde katılım yüzde 89,15’e çıktı. 2019 yerel seçimlerine katılım oranı ise yüzde 84,67 ile kendisini gösterdi.

Peki bir hafta sonra yapılacak yerel seçimlerde çok sayıdaki sağ tandanslı partinin alacakları oy dağılımı nasıl olacak? Açıkçası, bu kadar çok sayıda aynı siyasi popülasyona sahip partinin girdiği seçimde katılım oranının yüksekliği, hangi tarafın daha fazla yerel yönetimde tercih edildiğinde belirleyici olacak.

Normalde aynı siyasi popülasyonda oyların bölünmesi gerektiği düşünülüyor, ama seçime katılım sayısının en yüksek olduğu 1994 yılında sağ partilerin ülkenin büyük kısmının yerel yönetimlerini aldığı görülüyor.

Bugün de benzer şekilde çok sayıda sağ tandanslı siyasi partinin girdiği seçimlerde yine 1994 yılı mı yaşanır? Yoksa, istatistiğin gereği oylar bölünür, aradan beklenmedik partiler çıkar mı göreceğiz?