Türkiye’nin ‘erken seçim olur mu olmaz mı’ tartışmaları arasında ekonomisindeki kaybı her geçen gün artıyor.
Bir erken seçime ihtiyaç var mı? sorusu gittiğimiz her ortamda sorulup duruluyor. Biz de ekonomide ve siyasette yaşananlara bakarak, “Oy verme zamanına kadar vatandaşı nasıl kazanabiliriz mantığı ile adımlar atılıyor” yanıtı veriyoruz.
Vatandaşın kazanılması ise kasanın vatandaş lehine açılmasıyla, sosyal devletin vatandaşın arkasında olduğunun hissettirilmesiyle olacağı biliniyor.
Ancak gelin görün ki genel bütçedeki açık o kadar büyük ki; vatandaş lehine kasanın açılması işleri biraz daha içinden çıkılmaz hale getirebilir. Hiperenflasyon sürecinin tetiklenmesi bile bir olasılık.
Yani kasa, 2018’den bu yana alınan yanlış kararlar sonucu cendere altında ezilen dar ve sabit gelirliler lehine açılmadan normal zamanı olan 2028’de yapılacak seçimleri almak da ciddi sorunlu görünüyor.
Bu nedenle genel bütçeden kaynak aktaramayan iktidar, erken ya da zamanında yapılacak seçime kadar vatandaşa doğrudan destekleme yapabileceği bir kaynak yaratma derdinde.
Son aylardaki siyasi hamlelerin tamamında da bu mantık yatıyor.
Bu kaynağın en önemli yollarından biri, yerel yönetimleri almaktan geçiyor. Çünkü 1994 yılında İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı olan Cumhurbaşkanı Erdoğan, o tarihlerden itibaren İstanbul’un kaynağını vatandaşlarla paylaşmasından dolayı önemli kazanımlar elde etti. Bugünlere onu taşıyan kaynak, yerel yönetimler üzerinden vatandaşlara pay edilen ekonomik olanaklar idi.
Nitekim Ekrem İmamoğlu’nun kazandığı 2019 seçimlerini vermemek için yapılan ‘Hiçbir şey olmadıysa da bir şeyler olmuştur’ mantıksızlığına kadar giden siyasi hamlelerin altında da yine yerel yönetim kaynağının el değiştirmesinin önlenmesi vardı.
Şimdilerde iktidar ve ortağı cenahtan ‘erken seçim hayali kuranlar boşuna heveslenmesin, zamanında yapılacak diye tepki gösteriliyorsa da erken seçim olasılığının ekonomide göstergeleri de var.
Mesela girin Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin internet sitesine, süt yardımından, suni tohumlamaya, kaba yem desteğinden, sıvı gübre desteğine, sebze fidesi desteğinden afetzedeler saman desteğine, mısır silajından nohut tohum, mazota kadar destekler veriliyor. Ama bunlar genel bütçe üzerinden yapılamıyor. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın bütçesi ile yapılanlara bakarsak ne kadar başarılı olunduğu ortada…
Dolayısıyla ‘erken seçime ihtiyaç var mı’ sorusunun cevabı bu anlattıklarımızda gizli.
2028 yılına kadar süreceği bugünden belli olan küresel ekonomideki yavaşlamanın yanı sıra, Türkiye ekonomisinde atılan adımların yeterli olmayacağı şimdiden görülüyor. Bu nedenle 2028 seçimlerinin kaybedilme riski var.
O zaman; 2028 martına kadar ‘her gün ölmektense’ vatandaşı kazanıp iktidarı sürdürmek adına yerel yönetimleri alma riski denenmek zorunda.
Bu da ancak bir erken seçimle olacak…
Ha bu arada kurallara uymayan sürücülere verilen idari para cezalarını artıracak yeni bir yasal düzenleme gündemde... Bu ne demek?
Trafik para cezası hasılatının yüzde 50’si Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu’na (eski adıyla fak-fuk-fona) aktarılıyor. Bu fona ayrıca, muhalif medyaya ceza uygulamak için uykusuz kalan Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun (RTÜK) reklam gelirlerinin yüzde 15’lik kısmı ve Gelir ile Kurumlar Vergisi tahsilat toplamının yüzde 2,8'i ile her nevi bağış ve yardımlar ile diğer gelirler de aktarılıyor.