Rusya'ya yaptırımlar meselesi her ne kadar Ukrayna savaşından sonra gündemde ağırlık kazanmış olsa da, gerçekte Kırım'ın Rusya tarafından ilhak edilmesinden hemen sonra uygulanmaya başlanmıştı...
21 Şubat 2014'te Ukrayna cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç'in 'Meydan Ayaklanması' olarak tanımlanan olaylar sonrasında iktidarı kaybederek Rusya'ya sığınması sonucunda Ukrayna'da Rusya yanlısı güçlerle ABD-AB yanlısı güçler arasında iç savaş benzeri bir gerilim yaşanmış, bunun üzerine Kırım ve Sivastopol'da oluşturulan Rus yanlısı yönetimler Rusya'ya bağlanmışlardı...
Yaptırımlar da o zamandan bu yana uygulanmaktaydı.
***
Günümüzde ağırlaştırılmış bulunan yaptırımların o tarihten bu yana doğurduğu sonuçlara bir göz atmak, yaptırımların gelecekte doğurabileceği sonuçları görmek açısından yararlı olabilir...
İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kutluk Kağan Sümer'in 'Kırımda Rus İşgalinden Sonra Rusya'ya Karşı Yaptırımların Ekonomik Sonuçları' başlıklı araştırması, bu konuda önemli bilgiler vermektedir. Bu bilgilere göre, ABD'nin Rusya'ya en önemli ihraç kalemleri nükleer reaktörler, makine ve ekipman, uzay aracı parçaları, elektrikli aletler, ses ve görüntü sistemleri, optik sistemler ve tıbbi araç gereçlerdir...
Görüldüğü üzere bu ürünlerin hiçbiri Rusya gibi bir devletin küresel politikası üzerinde etkili olabilecek bir ekonomik etki yaratma özelliği taşımamaktadır. Ayrıca, Rusya kısa zamanda bunların hepsini üretebilecek ekonomik kapasiteye sahiptir.
***
Buna karşılık, Rusya'nın ABD'ye ihracatının en önemli kalemleri şunlardır:
Ham petrol, demir/çelik, inorganik kimyasallar, radyoaktif elementler, değerli madenler ve gübreler...
Bu kalemler, günümüzde yalnız ABD ekonomisini değil küresel ekonomiyi de etkileyebilecek ürünlerden oluşmaktadır. Nitekim, petrol ve gübre kalemleri, bizzat Biden'ın Rusya'yı yaratmakla suçladığı küresel petrol ve gıda krizinin ana etkenleridir. Rusya'nın petrol ve doğalgaz ihracatı, AB ülkelerinin ekonomileri açısından hayati bir önem taşımaktadır.
***
Bu noktada yaptırımlarla ilgili iki sorunun cevabını aramak gerekmektedir:
Birinci soru, bu yaptırımların 'uygulayanlar' açısından ne gibi sonuçlar yaratacağıdır...
İkinci soru ise Rusya'nın yaptırımlardan doğan kaybını telafi edip edemeyeceğidir.
***
Birinci sorudan başlayalım:
8 Mart 2022'de Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Joe Biden, ABD'nin Rusya'dan petrol ve sıvılaştırılmış doğalgaz ithalatını yasakladığını duyurdu. Biden'ın bu açıklamasının hemen ardından Brent tipi ham petrolün varil fiyatı 132 dolara kadar yükseldi. Ukrayna müdahalesi öncesinde ise fiyat 105 dolardı!...
Enerji fiyatları çatışmaların tüm hızıyla devam ettiği mayıs ayında benzin fiyatları, mayısta aylık yüzde 4,1 ve yıllık yüzde 48,7'lik artış gösterdi. Enerji piyasasındaki dalgalanmaların da etkisiyle ABD'de enflasyon bu yılın mayıs ayında yıllık bazda yüzde 8,6'ya yükselerek son 41 yılın zirvesine çıktı.
***
Yaptırımlardan olumsuz etkilenenlerin başında ise ABD'nin Avrupalı NATO müttefikleri geliyordu...
Nitekim, Biden konuşmasında Avrupa ülkelerinin bu karara hemen katılacak durumda olmadığını itiraf ederek şunları söylemiişti: 'Avrupa'daki müttefik ve ortaklarımız belki bu noktada bize katılamayabilir. Avrupalı ülkeler bu kaynağa daha bağımlı. Biz aksine net ihracatçı pozisyonundayız. Onlar bu adımı atamasa bile bizim Rusya enerjisinin üstünde çalışmalarımız devam edecek.'
Görüldüğü gibi, Rusya'ya uygulananlar yaptırımlar, ava giden avcının avlanması öyküsüne bir hayli benziyor!
***
Buradan ikinci sorunun cevabına geçelim: Rusya, yaptırımlar dolayısıyla Batılı NATO müttefiki ülkelere, özellikle de AB ülkelerine yaptığı petrol ihracatından elde ettiği kazancın kesilmesinden doğan zararı telafi edebilecek bir pazar bulabilecek midir?..
Bu sorunun cevabı Euronews'da 24 Haziran 2022 tarihinde yayınlanan 'Rusya'nın Avrupa'ya petrol ihracatı azaldı ancak Moskova, oluşan açığı Asya ülkeleri ile kapattı' başlıklı haberde verilmektedir...
Okuyalım: 'Rusya'nın petrol ve doğal gaz ihracatını keserek Moskova'nın Ukrayna savaşını finanse etmesinin önüne geçmek ve Devlet Başkanı Putin'in geri adım atmasını sağlamak isteyen Batılı ülkeler, şimdilik bu hedefin oldukça uzağında görünüyor. Rusya'nın Avrupa'ya giden petrol ve doğal gaz sevkıyatı kademeli olarak azalırken, Hindistan ve Çin bu açığı kapatıyor.'
(Devam edecek)