Ukrayna ile Rusya arasındaki 'kiliseler savaşı'nın Türkiye'yi nasıl ilgilendirdiğini anlatan önceki yazılarımızda Hıristiyanlığın Bizans'ta devlet dini olmasıyla birlikte İstanbul Patrikliği'nin önem kazandığını ve bu durumun Vatikan'daki Latin Katolik Kilisesi ile İstanbul Rum Ortodoks Patrikliği arasında asırlar boyu sürecek bir rekabete ve bölünmeye yol açtığını söylemiştik...

Bu rekabet sonucunda Vatikan'ın Hıristiyanlığı Roma'da örgütleyen ve kendisini kilisenin başı ilan eden Büyük Konstantin'e ait olduğu iddiasıyla sahte bir belge ürettiğini de sözlerimize eklemiştik...

Constantin'in vasiyeti olarak piyasaya sürülen bu sahte belgede Vatikan'ın İstanbul Patrikliğine üstünlüğüne ilişkin olarak '(Katolik' Vatikan'ı) dört başlıca kilise Antakya, İskenderiye, Konstantinopolis ve Kudüs'ün ve Tanrı'nın dünyadaki tüm kiliselerinin öncüsü ilan ediyoruz.' denildiği iddia edilmekteydi.

Bu 'belge' için günümüzde Encyclopedia Britannica'da şu saptama yapılmaktadır:

'Konstantin Bağışı (Constitutum Constantini), Orta Çağların en iyi bilinen ve en önemli sahtekarlıklarından birini oluşturmaktadır. Bu sahte belge, 5. yüzyıldan bu yana sözlü olarak dile getirilen iddiaları kanıtlamak için 8. yüzyılda kimliği belirlenemeyen bir kişi tarafından kaleme alınmıştır. Ortaçağ Avrupasının siyasal ve dinsel sorunları üzerinde büyük bir etki yapan belgenin sahteliği, 15. yüzyılda Lorenzo Valla tarafından açık bir biçimde kanıtlanmıştır.'

***

Bu tartışmalar yaşanırken 900'lü yıllardan başlayarak Avrupa'da önemli değişimler gerçekleşti...

Önce Batı Avrupa'da 'Vikingler' (daha sonra 'Normanlar') adıyla tanınan Germen kökenli Kuzeyli halklar İngiltere'ye sonra da Fransa'ya akınlar başlattı... Kısa zamanda bu iki ülkeye egemen olan Normanlar, daha sonra Akdeniz kıyılarına, Sicilya'ya kadar yayılarak buralarda krallıklar kurdu...

Aynı dönemde Hazar İmparatorluğu'nun yıkılma sürecine girmesiyle birlikte Asya'nın batısında yaşayan Türk kökenli halklar da Batı'ya doğru harekete geçti...

Bu göç dalgasının kuzey kolunu oluşturan Avarlar, Peçenekler, Uzlar ve Kumanlar Balkanlara yönelirken; güney kolunu oluşturan Selçuklular da İran, Irak ve Suriye üzerinden Anadolu'ya dayandı...

Bu gelişmeler Bizans üzerinde büyük bir baskı oluşturdu...

Bu durum üzerine 1054 yılında Bizans İmparatoru Dokuzuncu Konstantin, Vatikan'daki Papa Leo'ya bir mektup yazarak Batı'dan gelen Normanlara ile Kuzey ve Doğu'dan gelen Türk kökenli halklara karşı iki kilisenin işbirliğini yapmasını önerdi...

Bu işbirliğinin gerçekleşmesi, Kutsal Roma Germen İmparatorluğu ve Venedik'in Bizans'a yardım etmesinin yolunu açacaktı.

***

Başlangıçta bu öneri Papa tarafından olumlu karşılandı.

O dönemde Papalığın askeri bir gücü olmasa da siyasi gücü vardı... Ayrıca Katolik Kilisesi'ne bağlı misyonerlerin faaliyetleri 'barbar' halkları Hıristiyanlaştırarak denetim altına almakta yararlı oluyordu.

Ne var ki bu talep, İstanbul Patriği Mihail Kirilarios'un öfkesiyle karşılaştı...

Çünkü bir uzlaşma durumunda Patrikhane, Bizans devletinden o güne kadar aldığı desteği alamayacak ve Katolik kilisesi karşısında güç kaybedecekti...

Sonuçta Papa tarafından barışı sağlamak için İstanbul'a gönderilen heyet ile İstanbul patrikliğine bağlı din adamları arasındaki tartışmalar kısa zamanda kavgaya dönüştü...

Bu kavga sonucunda 16 Temmuz 1054 tarihinde Latin Roma Kilisesinin baş müzakerecisi Kardinal Candida Konstantinopolis Baş Patriği Kirilarios'u 'dini inkar'la suçlayarak afaroz etti...

Buna cevap olarak Patrik Kirilarios, İstanbul halkını ayaklandırarak Papalık delegasyonunu kaçmak zorunda bıraktı...

Ardından kendisi bir konsil toplayarak Roma Kilisesi'nin önde gelenlerini afaroz eden bir ferman yayınladı...

Böylece Hıristiyan dünyasında yaşanan Ortodoks-Katolik tartışması yüzyıllar sürecek bir kopuşa yol açtı...

Bu kopuş, bir yandan Balkanlar üzerinden, diğer yandan Irak ve Suriye'den Anadolu kapılarına dayanmış olan Türkleri de yakından ilgilendiriyordu...

(Devam edecek)