Ülkenin geleceğini inşa eden öğretmenlerimizin yaşadığı kabul edilemez saldırıların gün geçtikçe artması bizleri derinden etkilemektedir. Mesleki itibar ve saygınlığın yeniden tesis edilmesi için gereken motivasyon için belki de geçmişe dönmek gerekiyor. Bu yazımda öğretmenlik mesleğine verilen değerin en önemli örneklerinden birini sizlerle paylaşacağım.

Vildan Aşir Savaşır, Atatürk’ün yurtdışına yolladığı ilk 22 öğrenciden biriydi. O’nu bu bölümün başlığı yapacak kadar önemli kılan şey neydi? Yeni kurulacak şehirler için mimarlık mı okuyacaktı? Savaşlardan çıkmış halkın yaralarını sarmak için tıp mı okuyacaktı? Osmanlı’dan kalan borçları düzenlemek için ekonomi mi okuyacaktı? Ülkenin o günkü şartlarını bir düşünelim. Ölüm- kalım savaşından çıkılmıştı. Binin üzerinde köy yok olmuştu, ülkede traktör ve biçerdöver olmadığını gibi bit’le başa çıkılamıyordu. Memleket baştan sona yıkılmış, harabe idi. Ekonomik yaşam güncel ölçülerden uzak; ulaşım imkanları, yol ve araç son derece kısıtlı idi. Bebek ölümü yüzde 40’ın üzerinde, şeker üretimi yok…

Mali kapitülasyonlardan sıyrılıp memlekette milli bir atılıma ihtiyaç var.

Şimdi tüm bu şartları bir kenara koyup günümüze gelelim. Size çocuğunuzu yurt dışında okutma imkanı sağladığımızı düşünelim. Siz olsanız çocuğunuzu yurt dışına ne okuması için yollarsınız? Duyar gibiyim. Ekonomi, tıp, gazetecilik, mimarlık… Daha iyi bir meslek, daha iyi bir gelecek telaşıyla bu tarz mesleklere yönlendirirsiniz.

Peki, yeni kurulan bir ülkenin telaşında Atatürk, Vildan Aşir Savaşır’ı hangi alanda ihtisas kazanması için yurtdışına yollamıştı? Atatürk, Vildan Aşir Savaşır’ı İsveç’e spor ve atletizm eğitimi alması için yollamıştı. Vildan Aşir Savaşır, eğitimini alıp diğer kıvılcımlar gibi ülkesine bir ateş olarak dönecekti. Öyle de olmuştu. Atletizm Federasyonu Başkanlığı ve Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi Başkanı olmuştu. Peki, Atatürk o yoklukta neden birini yurt dışına spor ve atletizm eğitimi alması için yollamıştı? Atatürk spor ve atletizm eğitimi alması için bir kişiyi değil üç kişiyi yollamıştı. Çünkü Cumhuriyetin ilanıyla ülkemizde yeni okulların açılması her geçen gün artmaktaydı. Avrupa milletlerinin beden eğitimi konusu üzerine takip ettikleri metotları öğrenmek ve memlekete dönüşlerinde beden eğitimi öğretmeni yetiştirmek amacıyla üç öğrenci yurt dışına yollanmıştı. “Sağlam kafa, sağlam vücutta bulunur.” diyen Mustafa Kemal Atatürk, her zaman ki gibi önceliği insana, eğitime ve öğretmene vermişti.

Bizlerse yıllar sonra öğretmenlerimizin saygınlığı için yazı yazmak durumunda kalıyoruz. Kalmamalıyız. Öğretmene şiddet, geleceği yıkmaktır. Öğretmenlerimize sahip çıkalım ve mesleki saygınlıkları için evlerimizde Atatürk’ün eğitime bakış açısını muhakkak paylaşalım.