Çağdaş eğitimi ve öğretimi her şeyin üstünde tutan, gençleri yurtdışı eğitimlerine yollayan, onlara burs bağlayan Atatürk’ün amacı neydi?

Yokluklar içindeki ülkenin çağdaş medeniyetler seviyesine çıkması için acil bir çözüm gerekiyordu. Ülkenin yetişmiş tüm beyinleri savaş meydanlarında şehit olmuştu. Genç nüfus çok azdı ve yokluk içindeydi. Eğitim seferberliğinin yanı sıra çok hızlı bir çözüm gerekiyordu. Yurt dışı eğitimleri o anda yapılacak en hızlı çözümdü. Kimlerin hangi ülkelere gönderileceğine bizzat kendisi karar verdi ve program Atatürk’ün gençlere yazdığı mektuplarla başladı. Yurt dışında eğitimini tamamlayan gençler kıvılcım olarak gidecek ateş olarak geri dönecekti. Bu ateş parçaları medeniyet meşalesini ülkenin dört bir yanına taşıyacaktı.

Atatürk’ün yurt dışına yolladığı gençler elbette ülkelerine dönüp büyük başarılar elde edecekti. Atatürk nasıl ki cephede en ön saftaydı, eğitimde de en ön safta bulunuyordu. Koyduğu hedef doğrultusunda örnek olacak ve sonuca ulaşacaktı. Peki, hedefi neydi? Hedefi; ilham olacağı öğretmenlerle çocuklarımızı geleceğe hazırlamaktı.

İşte bu yüzden kış aylarında Dolmabahçe sarayında “Geometri” kitabı için çalıştı. Atatürk bir geometri kitabı yazdı. Çünkü o başöğretmendi. Öğretmenlere ilham, öğrencilere ışık olacaktı. Öğretmenlere bilim; öğrencilere kendi dilleriyle eğitimin önemini hissettirmek için yazıyordu. İlerde ülkeyi yönetecek olanlara eğitime önem verilmesi gerektiğini göstermek için bizzat yazıyordu.

Ülkesini bilimle ve yeni fikirlerle kurmak isteyen Atatürk için “Geometri” kitabı öncü bir çalışmaydı. Gençlerin bu çalışmayı sahiplenip daha iyisini yapmaları tek hedefiydi. Peki, sadece bu kitap yeterli olacak mıydı? Tabii ki olmayacaktı. Atatürk bunu biliyordu ve gençlerin ilmi ve bilimi yerinde öğrenmeleri için yurtdışına yollamaya karar verdi. Kendi belirlediği öğrencileri eğitim almak üzere yurt dışına yolladı.

Gidenler geri geldi ve 10 yıllık kalkınma projesinde az zamanda çok büyük işler başardılar. Oysa şimdi etrafımıza bakıyoruz ve üzülerek görüyoruz ki gençler kurtuluş için yurt dışına kaçmaya çalışıyor. Ülkemizde akademisyenlik yapan gençler yurt dışında zincir restoranlarda, benzinliklerde çalışmayı kabul ediyorlar.

Neden?

Vatanı anne- babalar mı sevdiremedi yoksa biz öğretmenler mi anlatamadık, vatan aşkını? Hepimiz elimizden geleni yaptık. Bu gençler de yurt dışı hayaliyle büyümediler, hepsi hayatları boyunca bu ülkeye faydalı olmak için okudular, sınavlara girdiler, umut ettiler, gelecek için meşgul oldular. Ancak birileri onları unuttu. Onların yerine başkalarıyla meşgul olundu bizimkiler kırıldılar ve yollara döküldüler.

Kıvılcımları söndürmeden, birleştirip yeniden ve daha güçlü bir aydınlığa ulaşmak mümkün. Tek yapmamız gereken bizim olana sahip çıkmak, önemsemek ve destek olmak.