Suriye'de Esad rejiminin devrilmesi beraberinde pek çok soruyu getirdi. Yazılan haber başlıklarında sıklıkla Türkiye'nin oynadığı kilit role referans verilmektedir. Bu hafta ise Avrupa Komisyonu ile görüşmeler gerçekleştirildi görünen o ki Avrupa Birliği Suriye'deki rejim değişikliğinin bir barış ortamına mı evrileceği yoksa daha kötü bir anarşiye mi evrileceği konusunda oldukça tedirgin. Özellikle cihatçı grupların bölgede hakimiyet kazanması ve savaşın daha da uzaması ise bu konudaki en kötü senaryo. Konuşmada başka nelere değinildi?
Öncelikle Türkiye'nin kilit rolüne değinelim. Avrupa, Suriye kilit politikasını oluştururken artık Türkiye'nin eskisine göre çok daha ciddiye alınması gerektiği ve Türkiye'nin kilit bir rol oynadığı kanaatinde. Esad rejiminin devrilmesinin ise en çok Erdoğan hükümetinin işine yaradığını Carnegie Europe'un kıdemli araştırmacısı Marc Pierini Euronews'e yaptığı basın konuşmasında belirtti.
Buna ek olarak Suriye hakkındaki gelişmelerin artık Türkiye'den bağımsız hayal edilemeyeceği bir ortak kanaat halini aldı.
Bir diğer yandan Avrupa'da sağ popülist partilerin iktidara gelmesi, göçmen karşıtı tutumlar ve Suriyeli sığınmacıların bir an önce Suriye'ye gönderilmesi meselesi için de Suriye'de güvenlik sağlanmalıdır. Esad rejimi düşer düşmez sağ partilerden gelen ilk yorum özetle "Savaş bittiyse artık gidin." şeklindeydi. Bunun haricinde Suriye üzerinden bir enerji arayışı halen sürüyor. Avrupa Birliği Rusya'ya yolan bağımlılığını azaltmak için bölgede huzura ihtiyaç duyuyor. Bu bölgeden gelecek olan yakıt Avrupa için oldukça önemli. Ayrıca Birlik, özellikle son seçimlerde sağ partilerin daha da büyük rol oynadığı ve Avrupalı değerlerin sorgulandığı bir yapıya büründü. Bunun etkilerini çoktan görmeye başlıyoruz.
Bunun haricinde bölgedeki cihatçı grupların yönetimi ele geçirmesi bir başka politik sığınma hakkı yani mülteci meselesi yaratacak ve savaşı uzatacaktır. Ayrıca Türkiye için de böylesine istikrarsız, anarşik ve zorba bir rejimle komşu olmak oldukça olumsuz etki yaratacaktır.