Protestoları tüm Türkiye gibi ben de yakından takip ediyorum ve alanda oldukça ilginç görüntülere şahit olduğumu belirtmeliyim... Solcular, Türkçüler, muhafazakarlar, feministler, sokak hayvanlarını koruma dernekleri, çevreciler... İnanılmaz karma ve ideolojiler üstü bir protesto dili söz konusu. Bunun kesinlikle sosyolojik analizinin yapılması gerekmekte. Toplanıp yazılan dövizler yok, herkesin söyleyecek bir şeyi var ve ortak bir parti altında birleşilmediği gibi ortak bir slogan altında da birleşmek istemeyen gençleri görüyoruz. Bu ideolojiler üstü kavramı bence oldukça önemli çünkü bu eylemin doğasını anlamak için gururla mensubu olduğum Z kuşağının doğasını anlamak gerek.
Öncelikle karşınızda neoliberal sistemin kalbinde doğmuş bir nesil var; dolayısıyla oldukça bireysel, otoriteyle arası doğduğundan beri iyi değil ve herhangi bir hiyerarşik ilişkiye girme konusunda önceki nesillere kıyasla oldukça isteksizler. Biliyorum, bizlerle çalışmak bu yüzden çok zor, köşe yazarımız ben değil de editörümüz olsa benim için de eli maşalı bir şathiye yazar muhtemelen (dünyalar tatlısı birisi) nitekim haklıdır da... Bu bireyselliğimiz sıklıkla yanlış anlaşılmalara sebep olmaktadır. Küstah, bencil veya terbiyesiz değiliz sadece birey olarak var olabilmek istiyoruz, sizlerin normlarını kökten reddetmiyoruz ancak bütünüyle kabul etmemizi beklemeniz oldukça gerçeklikten uzak... Ailelerimizden, doğduğumuz yerden, ait olduğumuz sınıftan veya inançlarımızdan arınmak, sadece biz kalmak istiyoruz. Burada kastedilen şey inançsızlaşmak veya kimliksizleşmek değil ancak kendimizi ifade etmek için bir kimliğin altına girmek istemiyoruz. Kuşağıma bu kadar vurgu yapmamın sebebi eylemlerden görüntüler geldikçe sizlerin eylem anlayışından ne kadar farklı olduğunu fark etmem oldu. Alandaki görüntüleri birlikte inceleyelim…
Örneğin sporcular eylem sırasında mekik çekiyor, sanatçılar şarkı söylüyor, uzun eşek ve okey oynayanlar bile var... İntenette en çok söylenilen şey ise provakatörlere gençlerin izin vermediği, etraflarını sürekli kolaçan ettiği ve anayasaya aykırı herhangi bir vandallığa müsaade etmemek için çabaladıkları yönünde. Dövizler ise oturulup üstüne makale yazılacak cinsten. Kimisi en sevdiği dizilere vurgu yapmış, kimisi oynadığı bilgisayar oyununa, kimisi sevdiği bir şarkıya... İdeolojiler üstü bir duruş derken kastettiğim şey tam da bu aslında, eylemleşen veya ideolojileşen gençler yok aksine eylemleri kendileştiriyorlar. Aslında bu eylem biçimi hayatı nasıl yaşamak istediklerinin de açık bir beyanı gibi gözüküyor: Hayır, ciddi hassasiyetlerimiz var ancak hayatı sizler gibi ciddiye alma şeklimiz yok, arabesk veya melankolik değiliz aksine pek çoğunun karalar bağlayacağı durumlarda bile halen komiğiz, mesajını veriyor gençler...
Her türlü "zor ve emir" Z kuşağının korkulu rüyası. Mikro olaylarla konuyu ele alalım: Odasını zaten toplayacak olan birine odanı topla derseniz toplamaz. Birçoğunuz çocuklarıyla bunu yaşıyor biliyorum, yap dediğiniz her şey elinizde patlıyor çünkü içimizden yapmak gelmiyor ve evet sırf siz yapın dediğiniz için gelmiyor. Benzer bir şekilde hükümetin oluşturmaya çalıştığı neslin de aslında bu yüzden ters teptiğini düşünüyorum, o kadar yoğun bir şekilde bir proje nesil yaratılmaya çalışıldı ki ne ailelerine ne topluma ne hükümete uyan, her tür kimlik ve ideolojiden yorulmuş sadece siyasal kazanımlara odaklanan bir nesil yaratıldı. Ve hayır pek çoğunuzun iddia ettiği gibi apolitik değiliz, bizlerin anne babaları yani Özal nesli yani aslında sizlerin nesli apolitikler ve siyasetin her türlüsünden çekiniyorlar. Etrafınıza bir bakın, kendi yaş grubunuza, particilikten başka bir siyaset anlayışları var mı? İşte bu yüzden sizlerin çocukları olan bizler partifobik insanlarız. Hayır, yirminci yüzyılın putperestliği olan particiliği reddediyoruz ve demode buluyoruz ayrıca sizlerin kalplerinde biriktirdiği kinle birbirimize bakmayacağız, insanımızı seviyoruz.
Aslında sadece hükümetin değil muhalefetin de gençlerden öğrenmesi gereken çok şey var bunu eylem bazında söylemiyorum genel olarak Z kuşağına yabancısınız ve evinizdeki uzaylı muamelesini görüyoruz, peki ya toplumun geneli? Sahi ne zaman bizi ciddiye alacaksınız? Halen "Evde su bardağını bile kaldırmaz bunlar, anca telefon-bilgisayar başında." argümanlarınızı mı sunuyorsunuz hakkımızda?