Kurulduktan hemen sonra yapılan ilk seçimde tek başına iktidara gelen ve yaklaşık 22 yıldır iktidarını koruyan AKP’nin bu başarısı siyaset bilimcilerinin incelemesi gereken önemli bir “vaka”!..

Parti’nin, bir ara yüzde 40’ların üzerine çıkan oy oranı bugünlerde yüzde 30 bandına inmiş görünüyor. Daha da önemlisi bu inişi durduracak etkili bir önlem alınamıyor. CHP ise son yerel seçimlerde elde ettiği oy oranı ile “birinci parti” unvanını AKP’nin elinden almış bulunuyor...

Yine de yapılan son anketlerde AKP’nin, yüzde 30’luk “kemik oy” oranını (şimdilik) koruduğu görülüyor.

***

Ancak, ilk kez (son yerel seçimlerini ardından) AKP’yi bu bandın altına düşme korkusunun sardığı bir gerçek...

Partinin lideri Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın seçim sonuçlarını bir “yenilgi” olarak değerlendirmesi, AKP içinden partinin izlediği siyasi ve ekonomik çizgiye itirazların giderek yükselmesi, parti içinde çeşitli kanatların oluşması ve bu kanatların birbirlerini “gerilemeye neden olmak”la suçlaması bunu gösteriyor...

Peki, bu değişimin sebebi ne?

***

Bizce bu değişimin iki ana sebebi var...

Birincisi, siyasal, ikincisi ekonomik...

İlk defa aynı anda etkisini göstermeye başlamış olan bu iki neden AKP’de kalıcı bir hasar yaratıyor.

***

Önce “siyasal neden”e değinelim...

2002 yılı başlarında, yani AKP kurulduğunda ülkemizde her zaman siyasetin ana eksenini oluşturmuş olan merkez sağ ve merkez sol partiler aynı anda büyük bir bunalıma girmişlerdi. Bunun sonucunda genelde oyların yüzde 60 ile 70’ini toplayan bu partilerin hemen tamamı yüzde onun altına inerek baraja takılmış ve Meclis dışı kalmışlardı...

Bu durumda yalnızca “milli görüş gömleğini çıkardığını” açıklayarak merkez sağ oylara talip olan AKP ile ekonomik krizin etkisiyle DSP’nin çökmesinden yararlanan CHP barajı aşarak mecliste temsil edilme hakkı elde edebilmişlerdi. O seçimde oyların yüzde 34,3’ünü alan AKP, bu nedenlerden ötürü TBMM’de 363 milletvekilliği kazanarak 1950’li yıllardan bu yana hiçbir partinin elde edemediği bir temsil gücünü ele geçirmişti.

***

O günden bugüne kadar merkez sağ ve soldaki dağınıklık devam etti...

Bu sorunu aşmak amacıyla son genel seçimlerde AKP’nin etkisindeki merkez sağ oyları çekmek amacıyla kurulan “Altılı Masa” umulan sonuç elde edemedi. Çünkü merkez sağı temsil iddiasındaki partilerin bir bölümü (bunların başında İYİP geliyordu) MHP eğilimini aşamadıkları için seçmeni ikna edemezken, diğerleri yeniden canlanacak bir yapı oluşturamadı...

Merkez soldaki seçmenlere gelince; onların da bir kısmı CHP’nin merkez sağı kazanmaya yönelik girişimleri karşısında tepki göstererek sandığa gitmedi; diğerleri ise soldaki barajı aşma şansı olmayan partilere oy verdi...

Bu sonuçtan ders çıkaran CHP, “değişim” sloganıyla parti yönetimini değiştirdikten sonra 2024 yerel seçimlerine “tabanda ittifak” formülüyle girdi. Böylece hem kendi tabanından aldığı oy oranını yükseltti hem de özellikle İYİP’in yarattığı hayal kırıklığı nedeniyle merkez sağ eğilimli seçmenin bir bölümünü CHP’ye çekmeyi başardı.

***

Buradan ekonomik nedene geliyoruz...

AKP, iktidara geldiğinden bu yana şu ya da bu şekilde (sıcak para akışının yoğun oluşu sayesinde)  “popülist” politikalar uygulamıştı; ancak geçtiğimiz yıl ilk kez bütçe açıkları ve dış borç ödemeler nedeniyle bu politika “duvara” dayandı...

AKP’nin aldığı oy oranında etkili bir yerleri olan kadın seçmenler, emekli ve yaşlı seçmenler, AKP’nin geleceği temsil ettiği düşüncesiyle 2000’li yılların başlarında AKP’ye yönelen ancak şimdi orta yaşlara ulaştıkları için bu düşüncenin bir yanılgı olduğunu keşfeden orta yaşlı seçmen kesimi, bu durumda yaşadıkları ekonomik sıkıntılar nedeniyle AKP’den uzaklaşmaya başladı.

***

AKP üst yönetiminin geçmişte ekonominin başına getirdiği, ancak daha sonra “kemer sıkma” önlemlerinin getireceği oy kaybı göze alınamayınca partiden uzaklaştırdığı Mehmet Şimşek’in sıcak para akışını artırmak umuduyla tekrar ekonominin başına geçirilmesi, bu değişim sonucunda vergilerin artırılması, asgari ücrete  ve emekçilere yapılan zamların beklentinin altında kalması bu uzaklaşmada önemli bir rol oynadı...

Bu arada düşük faize dayalı “nas politikasının” sessizce terk edilmesi de AKP’nin muhafazakar seçmen tabakasında hayal kırıklığı yarattı...

Bu hayal kırıklığından yararlanan Fatih Erbakan’ın Yeniden Refah Partisi, Gazze savaşının başında İsrail’e karşı ekonomik önlemler almakta geç kalan AKP’nin bu zaafını ustaca kullanarak AKP’yi yıprattı.

(Devam edecek)