Türkiye ile BRICS arasında son dönemde bir yakınlaşma olduğu, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Çin gezisi sırasında kendisine yöneltilen "Ankara, BRICS’e katılmak ister mi?" sorusuna, "Elbette isteriz, neden istemeyelim" şeklinde bir yanıt verdiği biliniyor...
Fidan, bu gezinin ardından 10-11 Haziran'da gerçekleşen Rusya'nın dönem başkanlığını yaptığı BRICS'in Dışişleri Bakanları Toplantısı'na katılmış, bu tutum tartışmalara yol açmıştı...
ABD merkezli haber sitesi Bloomberg’de yer alan bir haber konunun yeniden gündeme gelmesine neden oldu. Haberde Türkiye’nin BRICS'e katılmak için aylar önce resmi olarak başvuruda bulunduğu iddia edilirken, “ismini vermek istemeyen kaynaklar”a atfen, “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ekibinin görüşünün jeopolitik ağırlık merkezinin gelişmiş ülkelerden uzaklaştığı" iddia edildi.
***
Konuyu ilginç bir hale getiren olay, bu yaklaşımın ekonominin Batılı finans çevrelerine yakınlığıyla tanınan Mehmet Şimşek’e emanet edildiği bir dönemde ortaya çıkmasıydı...
Hatırlanacağı üzere, daha önce St. Petersburg Uluslararası Ekonomik Forumu'nda konuşan Putin, yaşanan bu gelişme üzerine Türkiye'nin Batılı finans kuruluşlarından aldığı krediler ve yaptığı yatırımlara dikkat çekmiş, Rusya ile ticari ve ekonomik ilişkilerinin kısıtlanmasının Türk ekonomisi için zararlı olabileceğini vurgulayarak şunları söylemişti:
"Türkiye'de hükümetin ekonomik bloğu son zamanlarda kredi almaya, yatırım yapmaya, Batılı finans kuruluşlarından hibe almaya ağırlık veriyor. Bu muhtemelen kötü bir şey değil ama eğer Rusya ile ticari ve ekonomik ilişkilerin kısıtlanmasıyla bağlantılı olursa, o zaman Türk ekonomisinin kazancından çok kaybı olur. Bana göre böyle bir tehdit var".
***
Bu çelişkili gelişmeler şu soruyu gündeme getirdi:
Son gelişmeler, Batılı finans kuruluşlarının sıcak para musluklarını açması karşılığında “Rusya ile ticari ve ekonomik ilişkilerin kısıtlanması” taleplerinin giderek etkisizleştiğini, aksine Türkiye’nin Rusya ile ilişkilerini geliştirmeye karar verdiğini mi gösteriyor?..
Son gelişmeler bu yönde bir kanaat uyandırsa da, Hükümet sözcüleri tarafından yapılan açıklamalar muğlaklığını koruyor.
***
Örneğin, Dışişleri Bakanlığı Bloomberg’de yer alan haber ile ilgili bir soruyu BRICS konusunda bakanlık tarafından herhangi bir bilginin paylaşılmadığını belirterek cevapladı...
AKP Sözcüsü Ömer Çelik de yapılan son MYK toplantısının ardından ''BRICS konusunda somut bir gelişme olursa paylaşırız'' ifadelerini kullanmakla yetindi...
Ne var ki, Türkiye’de hükümet bu konuda ketumluğunu korurken Rusya’dan gelen bir açıklama Bloomberg’de yer alan haberi doğruladı. Rusya Devlet Başkan Yardımcısı Yuriy Uşakov 9. Doğu Ekonomik Forumu'nun ardından yaptığı açıklamada Türkiye'nin tam üyelik için başvurduğunu, Ankara'nın talebinin BRICS ülkeleri tarafından değerlendirilmekte olduğunu söyledi. Uşakov yapılacak olan BRICS 2024 zirvesine davet edilen 36 devlet liderinden 18’inin onaylandığını, Erdoğan’ın zirveye katılacak liderler arasında yer aldığını da sözlerine ekledi.
***
Gelişmeler Bloomberg’in haberini doğrularken Hükümetin bu konuda net bir açıklama yapmamasının nedeni ne olabilir?..
Bu durumun nedeni, muhtemelen Türkiye’nin BRICS ile yakınlaşmasının Batı’dan gelmesi beklenen “kaynakları” olumsuz yönde etkileyeceğidir. Batılı siyasal iktidarlar finans kaynaklarıyla birlikte sürekli Türkiye’yi ekonomik ve siyasal olarak Rusya ile ilişkileri soğutma yönünde zorlarken Türkiye’nin tam tersi yönde adımlar atması hiç kuşkusuz ABD’nin karşı hamlelerine yol açacaktır...
Çünkü, her ne kadar BRICS siyasal bir organizasyon değilse de, bu kuruluşun kurucularının ABD egemenliğindeki “tek kutuplu dünya”nın “çok kutuplu” hale gelmesi için çaba harcadıkları, bunun için doların saltanatının yıkılmasını bir ön koşul olarak gördükleri bilinmektedir.
***
Bu arada AKP’nin içinden yükselen bazı uyarıların yanı sıra muhalefetin -özellikle ana muhalefet partisi CHP’nin- “Batı’nın yörüngesinden çıkarsak, bunun sonucu felaket olur” propagandasına yönelmesi de dikkat çekicidir...
Son olarak ekonomiden sorumlu bakan Mehmet Şimşek, Londra'da düzenlenen Chatham House Konferansı'nda, Türkiye'nin ana ortağının Avrupa Birliği olduğunu ve AB'den ayrılamayacağını vurgulamış, "AB ticari yatırımlar ve turizm akışı açısından ana ortağımız olmayı sürdürüyor, dolayısıyla ayrışamayız. Bu nedenle (AB'ye) odaklanmaya devam ediyoruz" açıklamasını yapmıştır...
CHP Genel Başkanı Özel de Şimşek’in açıklamasını destekleyerek Erdoğan’ın BRICS ve ŞİÖ ile ilgili yaklaşımını “Erdoğan Şanghay diyor, Ben Avrupa Birliği diyorum” sözleriyle eleştirmiş ve 'Erdoğan'ın ‘oraya gidelim, oraya gidelim’ dediği yerin ortalaması 4 bin 500 dolar. Hedefledikleri yerde bizi bekleyen akıbet de ortadadır.' diye milleti korkutmaya çalışmıştır...
Bu gelişmeler, “Türkiye’de mevcut saflaşmaların ötesine uzanan bir Batı-Doğu ayrışması mı yaşanıyor?” sorusunu gündeme getirmiş bulunmaktadır.
(Devam edecek)