1 Eylül tarihli gazetelerde önemli bir haber yayınlandı; ancak haber medyada ve toplumda “sıradan bir sokak röportajı” kadar bile ilgi uyandırmadı...

Haberin kaynağı Russia Today televizyonunda yayınlanan bir programa katılan Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’du.  Lavrov, “Türkiye'nin Suriye'den asker çekmeyi görüşmeye hazır olduğunu” ancak şartların henüz kararlaştırılmadığını söyledi...

Haberin devamı şöyleydi: “Türkler görüşmeye hazır, ancak henüz belirli parametreler üzerinde anlaşmaya varılmadı. Mültecilerin geri dönüşünden, terör tehdidini bastırmak için gerekli önlemlerden bahsediyoruz. Böylece Türk birliklerinin bölgedeki varlığına gerek kalmayacak. Bunların hepsi üzerinde çalışılıyor.”

***

Bilindiği gibi Türkiye ve Suriye’de en üst düzeyde yetkililer kısa bir süre önce on yılı aşkın devam eden çatışma durumunun ortadan kaldırılması ve ilişkilerin normalleştirilmesi konusundaki isteklerini dile getirmişlerdi...

Ne var ki bu istek “asker çekme ve anayasa meselesi” yüzünden gerçekleşememişti...

25 Ağustos’ gelindiğinde Suriye Devlet Başkanı Esad, “Arabulucuların ciddiyetine ve samimi isteğine rağmen Türkiye ile ilişkileri düzeltme çabaları şu ana kadar somut bir sonuç getirmedi” sözleriyle sorunun kilitlendiğini açıklamıştı.

***

Bu sözlerin ardından 28 Ağustos’ta Türk Dışişleri kaynakları, Türkiye'nin Suriye ile normalleşme sürecine ilişkin şartlarını açıkladı; bunun üzerine görüşmelerin neden sonuç vermediği anlaşıldı...

Açıklamada, Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkilerin 2011 öncesine dönmesinin yolunun Türkiye’nin talep ettiği şu dört sorunun çözülmesinden geçtiği öne sürülüyordu:

- Suriye’nin toprak bütünlüğünü ve birliğini muhafaza etmek üzere terör unsurlarından arındırılması,

- Suriye’nin kendi halkıyla, kendi halkının meşru talep ve beklentileri temelinde 2254 sayılı BM Güvenlik

Konseyi kararı çerçevesinde gerçek bir ulusal uzlaşı sağlaması,

- Bununla bağlantılı olarak güvenli ve onurlu geri dönüşler için gerekli koşulların oluşturulması,

- İnsani yardımların kesintisiz şekilde sürmesi.

***

Haber üzerine dış ilişkiler uzmanı Prof. Dr. Hasan Ünal sosyal medyada bir açıklama yaptı ve ileri sürülen dört şartı, “Suriye ile uzlaşmak niyetinde olmadığımızın açıklanması” olarak değerlendirdi...

Ünal anayasa dayatmasının sonuçlarına şu sözlerle dikkat çekti:

“Yani yeni bir anayasa ile muhaliflerle uzlaşılacak, geçici hükümet kurulacak ve seçimler yapılacak. Türkiye ve Suriye'de kontrolümüzdeki topraklardaki Suriyeliler ile Fırat'ın doğusunda PKK kontrolündekiler Esat aleyhine oy kullanacağı için seçimle rejim değişikliği yapmış olacağız. İşin garip tarafı izlediğimiz bu politika ile PKK/PYD'nin Fırat'ın doğusundaki kukla devlet oluşturma çabalarına da destek vermiş oluyoruz. Çünkü 2254 sayılı BMGK kararı çerçevesinde Suriye'ye yeni bir anayasa dayatmak milli-üniter yapıdaki bu ülkeyi otonom ve/veya federe unsurlar/bölgeler barındıran adı konulmuş veya konulmamış bir federasyona dönüştürmek demektir.”

***

Ünal’ın açıklamasında dikkat çekici bir husus  daha vardı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın açıklamalarında bahsi geçen şartları hiç dile getirmediğini anlatan Ünal, “Erdoğan yaptığı açıklamada bu tür şartlardan bahsetmediği halde bürokrasinin ısrarla aynı koşulları temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp ortaya koyması ne ile izah edilebilir?” diye soruyordu...

Cevap, aslında sorunun içinde gizlenmişti...

O cevabı bulmak için ise İskender’in düğüm çözme yöntemine ilişkin bir efsaneyi hatırlamak gerekiyordu.

***

Efsanenin popüler versiyonuna göre Frigya Kralı Gordios’un arabasında boyunduruğa atılmış kızılcık ağacının kabuğundan yapılma kayışın üzerinde bir düğüm vardır. Bu düğümü çözenin önünde tüm kapılar açılacaktır. İskender’in gelişine kadar kimse bu düğümü çözmeyi başaramamıştır. İskender, bir kılıç darbesiyle düğümü parçalar ve sorunu çözer...

Bu, bilinen versiyon...

Erdoğan da bu yöntemi denedi ama kılıç düğümü kesemediği için sorun kilitlendi...

Ne var ki,  efsanenin daha eski bir versiyonunda sorun farklı bir yöntemle, kılıç yoluyla değil akıl yoluyla çözülmektedir. Bu versiyonda İskender, kayışın içe kıvrıldığı için görünmeyen uçlarının arabanın okunun çivisine bağlandığını fark ederek okun çivisini çekip çıkarır; bunun üzerine düğüm kendiliğinden dağılır.

***

Hiç kuşkusuz, insanlara öğüt vermeyi amaçlayan bu efsanenin eski versiyonu daha doğrudur...

Çünkü gerçek liderler önlerine çıkan her sorunu kılıç kullanarak çözmeye çalışanlardan değil sorunları akıl ve mantık yoluyla çözmeyi bilen kişiler arasından çıkar...

Lider ile bürokratı birbirinden ayıran da budur. Lider, başlangıçta hatalar yapsa da zamanla sorunun iç yüzünü görebilir ve çiviyi yerinden çıkarmak gibi “radikal” bir yöntem deneyebilir. Bürokrat ise değişen somut durumlara göre analiz yapmaz, geleneksel söylemlerden ve yöntemlerden şaşmaz. Dolayısıyla değişik bir bakış açısı geliştirmek yerine eski formülleri tekrarlayıp durur.

***

Unutmayalım ki Suriye sorunu bir “dış ilişki” meselesi değil “iç sorun”dur...

Dahası, ülkenin en büyük sorunu olan “ekonomi sorunu” ile de yakından ilişkilidir

Lavrov’un “Türkiye'nin Suriye'den asker çekmeyi görüşmeye hazır olduğu” yolundaki sözleri, Suriye ile barışmak ve eski günlere dönmek konusunda yeni bir yöntemin denenebileceği umudunu doğurmuştur.