“Tekkeyi bekleyen çorbayı içer” diye bizde güzel bir söz var. Sabrı anlatır. İngiltere Kralı Charles de tekkeyi bekledi, çorbayı içme sırası Charles’e geldi. 8 Eylül 2022’de İngiltere Kralı oldu. Oldu ama beklediği süre boyunca derslerine hiç çalışmamış ki; İngiltere’de enflasyon yüzde 2.6’ya çıkmış.

İngiltere Ulusal İstatistik Ofisi verilerine göre, tüketici fiyat endeksindeki (TÜFE) yıllık artış oranı Kasım ayında, Ekim ayındaki yüzde 2,3 seviyesinden yüzde 2,6'ya yükseldi. Aylık bazda ise, Kasım 2023'te yüzde 0,2 düşüş gösteren TÜFE Kasım 2024'te yüzde 0,1 arttı.

Tabii bu orandaki artışa İngiliz vatandaşları alışkın olmadıklarından olsa gerek, ‘kaşlarını ‘hafif’ kaldırdılar. Ne oluyoruz’ diye.

Tüm bu yazdıklarımdan şu sorunun çıkacağını biliyorum!

Enflasyon artışı kimlere yarar ya da kimler yüksek enflasyondan faydalanır?

Bu sorunun tek bir cevabı var: Devlet ve şirketler…

Devleti idare eden iktidarlar, dengesiz politikalar sonucu ekonomide durgunluk yaratacak adım atabilirler. Hatta bunu bazen ‘ekonominin soğuması gerekiyor’ gibi bir yaklaşımla da hayata geçirebilirler.

İşte bu durgunluğu yarattıktan sonra ardından durgunluğu aşma yönünde enflasyonist politikalara başlarlar. Kamunun alımlarının ağırlıklı olduğu politikalarla durgunlukta gerileme ama enflasyonda da artış tetiklenir.

Tabi enflasyonun yükseltilmesinde bir başka amaç ise; işletmelerin ellerindeki malları enflasyon oranında artırarak satmalarına olanak sağlamaktır.

Çünkü iktidarların durgunlaştırdığı ekonomide toplaması gereken vergileri toplayamadığı net görülür. Hatta tecrübe edebilirsiniz, durgunluğun yaşandığı ülkelerde işletmeler hemen vergi ödemekten kaçınmaya yönelirler. Bu ülkelerde tahakkuk/tahsilat oranları yüzde 50’lere bile yaklaşmamaktadır.

Enflasyon tetiklenirken işletmelerin enflasyonist karlar elde etmeleri sağlanıp, alınamayan vergilerin bir kısmının da olsa alınması amaçlanır. Ayrıca enflasyon karları ve kazançları artan işletmelerin ‘maliyetimiz arttı’ ve ‘ekonomik durgunluk’ bahaneleri ile işçi çıkarmalarının da önlenmesi amaçlanır enflasyonist ortamda işletmeler işçi çıkışlarını durduğu gibi işçi alımlarını da enflasyonist dönemlerde yapabilirler. Çünkü yüksek fiyattan mal satışları ve karları vardır. Bu durum ise siyaseten ‘istihdam yarattık’ söyleminin de önünü açmış olur.

Peki enflasyonist politikalardan zarar gören kimler olur, dediğinizi duyar gibi oluyorum?

İşte İngiliz vatandaşlarının enflasyondaki bu artış karşısında ciddi bir huzursuzluk içerisine girdiklerinden anlamış olmamız lazım. Ellerindeki paralarla, hiçbir zaman aynı ürünü, aynı fiyata alamayan dar gelirli, sabit gelirli kesimler, her gün fiyatı artan ürünlere karşı mağdur olur, zarar görürler. O nedenle de İngiliz vatandaşlar artan enflasyon karşısında kaşlarını ‘hafif’ kaldırmışlar.

En kötüsü nedir?

İşte en sıkıntılı soru bu! Enflasyona alışkın olan, dolayısıyla da aynı ürünü bir daha aynı fiyata alamayacağını bilen bir toplum, bu kez mevcut duruma uygun davranmaya başlar. Mesela işletmeler daha çok kazanmanın yolunun artık kayıt dışılıktan geçtiğini bilir ve o yöne doğru bir yelken açar. Ama herkes kayıt dışı yaşayacak kadar becerikli olmadığı için, ücretli olarak nitelendirilen, dar gelirli, sabit gelirlilerin geçim zorluğu had safhaya çıkar ve ülke insanları arasında huzursuzluk baş gösterir. Hatta trafikte yol verme meselesinden dolayı bile insanlar birbirini öldürecek kadar bunalıma girebilir.

İşte İngiliz Hükümetinin en çok endişe ettiği durum da budur! GSYİH’dan yüzde 2.3 enflasyon ortamında yıllık ortalama 35 bin Sterlin geliri olan İngiliz vatandaşlarının yüzde 2.6’ya çıkan enflasyon sonrası gelirlerinin 34 bin 870 Sterline gerilemesi halinde öfke nöbetine girmelerini, trafikte yol verme meselesinden birbirini öldürmelerinden endişe eder.