Hazine ve Maliye Bakanlığı 18 Ekim 2024 tarihinde bir karar aldı 7 bin lira üzeri alışverişlerde ödemelerin yalnızca banka veya kredi kartı ile yapılmasını zorunlu hale getirdi. Bunun amacı ekonominin kayıt altına alınmasını sağlamaktı.

Ancak 40 gün sonra cumartesi günkü Resmi Gazete’de yer alan 575 sıra No’lu VUK Genel Tebliği ile mükelleflerin ve mükellef olmayanların mal ve hizmet alımlarına ilişkin ödeme ve tahsilatlarında banka veya benzeri finansman kurumlarını kullanma şartındaki tutarı 30 bin liraya çıkarıldı. Uygulama da 30 Kasım 2024 tarihinde yürürlüğe girdi.

E, şimdi sormazlar mı; 7 bin lira olan kayıtlı ekonomiye başlama sınırındaki tutar, 30 bin liraya niye çıkarıldı? Bir başka yönden de soralım. Ekonominin bankacılık sistemi içerisine alınması amacıyla getirilen 7 bin lira sınırı, 30 bin lira olunca, kayıt dışılığın önü açılmış olmayacak mı?

Yine kafalarda şöyle bir soru işareti daha oluşmayacak mı?  Bu kadar kısa aralıklarla Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın vergisel düzenlemeler ve ekonominin kayıt altına alınmasında zikzak kararları aslında bir kafa karışıklığından mı?

Peki nasıl bir düzenlemenin getirilmesi beklenirdi? Mal ve hizmet alımlarının 5 bin hatta 3 bin liranın üzerinde olması halinde, bankacılık sistemi üzerinden yapılmasının getirilmesiydi. Böylece ekonominin kayıt altına alınması adına ne kadar ciddi olunduğu ve sıkı bir takibin yapılacağı mesajı verilmiş olacaktı. 

Hatta bu işi biraz daha ileri götürmek gerekmiyor mu? Mal ve hizmet ticareti yapan tüm mükelleflerin e-fatura sürecine sokulmaları… Bilemedim! Alınan kararlara bakınca; bir kafa karışıklığı yok mu sizce de?

Gelelim bir başka konuya… Mevsiminde olan gıda ürünleri de dahil, tarım ürünlerindeki fahiş fiyatın nereden kaynaklandığını biliyor musunuz?

Gıda ürünlerindeki son yıllardaki yüksek fiyatların temelinde üreticiden alıp, tüketiciye aracılık edenlerin fahiş kar koymalarından kaynaklandığı bilinen bir gerçek. Ancak bir başka gerçeklik ise TBMM Plan Bütçe Komisyonu’nda son gün görüşülen Cumhurbaşkanlığı bütçe görüşmelerinde ortaya çıktı.

İYİ Partili Erhan Usta, hükümetin 2006-2020 dönemini kapsayan 14 yıl boyunca tarımsal desteklemelerin yüzde 1 olan kanuni oranının uygulanmadığını, ortalama yüzde 0,47 oranında desteklemenin yapıldığını anlattı. Peki 2025 yılında yapılması planlanan destekleme oranı ne olacak biliyor musunuz? Erhan Usta onu da hesaplamış: Yüzde 0,22. Yani yarısının da altına düşürülüyor.

Tarımsal desteklemelerin çiftçilerin elini rahatlatacağı için üretimin artacağı bol üründe ise fiyatın gerileyeceğini anlatmaya gerek yok. Ama olanlarda mantık aramayın… Gerçekten izahı yok…Sadece tarımdaki üretimin gerilemesi sonrası azalan ürünleri bir de “aracıların desteği!” ile daha pahalıya yiyeceğiz onu söyleyelim.

Tarım ve Orman Bakanlığı’nın 2025 bütçesine tarımsal destekleme için konulan tutar 135 milyar liraydı. İYİ Parti ise 154 milyar liralık ilave tarımsal destekleme önergesi verdi, ancak o da reddedildi.

Rahmi Aşkın Türeli, Ahmet Vehbi Bakıroğlu, Veli Ağbaba’nın başını çektiği CHP’lilerin çiftçilerin akaryakıt girdilerinden kaynaklanan verginin iade edilmesini içeren önergesi ve emekli ve memurlara Ramazan ve Kurban Bayramı’nda verilen 3 bin liralık ikramiyeyi düzenleyen Kanun maddesinde bir değişiklik yapılarak “3.000” ifadesini, “yürürlükteki net asgari ücret” olarak değiştirilmesi önergesi de reddedildi.

Yine üniversite öğrencilerine lisans için verilen 2 bin lira, yüksek lisans öğrencilerine 4 bin lira, doktora öğrencilerine 6 bin lira olan burs ve kredi miktarının da sırasıyla 6 bin 9 bin ve 12 bin liraya çıkarılması teklifi de cumhur ittifakı vekillerce reddedildi.

Yine Yap-İşlet-Devret hazine garantili projeleri yapan 44 firmanın işlerini üstlenen hazine taahhütlerinin sağlıklı izlenmesi ve tasarruflarının sağlanması amacıyla önümüzdeki 5 yılda ilgili ödenek tutarlarının (D) cetvelinde izlenmesi için getirilen önerge de reddedildi.

Şimdi bu okuduklarınızdan sonra yeniden soralım: "Bir kafa karışıklığı yok mu?"

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu 39 günlük bir maratonla TBMM ve Cumhurbaşkanlığı bütçelerinin yanı sıra 17 bakanlığın, toplamda ise 227 kamu kurumunun bütçesini, 226 kamu kurumunun kesin hesabı ile 229 Sayıştay raporu üzerine 21 birleşim gerçekleştirdi. Şimdi bu bütçeler 9 Aralık tarihinden itibaren TBMM Genel Kurulu’nda görüşülmeye başlayacak.