Yeni bir yılın eşiğindeyiz...

Adet olduğu üzere iyimser olacak. iyi dileklerde bulunacağız ve birbirimize umut aşılamaya çalışacağız...

Ama buna inanacak mıyız?

***

'Umut'tan başlayalım...

Umudun insanları ayakta tutan ve onları hayatın güçlüklerine karşı dayanıklı kılan bir özelliği olduğu muhakkak...

Ancak şurası da bir gerçek: Umuda bu kadar ihtiyaç duymamız, çevremizin genellikle umutsuzluk yaratan etkenlerle dolu olmasından kaynaklanıyor.

***

Ender de olsa, insanlığın geçmişinde iyimser olmak için pek çok neden bulunabilecek dönemler yaşanmış...

Maalesef içinde yaşadığımız dönem öyle bir dönem değil...

Peki, iyimser olamıyorsak, nasıl umutlu olacağız?

***

İyimser bakış, hayatın güçlüklerine gözlerini kapamayı gerektirir...

Kötümser bakış da bir açıdan iyimser bakış gibi tek yanlıdır...

Aradaki fark, birinin 'pembe', diğerinin 'kara' gözlük kullanmasıdır.

***

Umuda gelince...

O, ne iyimserliğe ihtiyaç duyar ne de kötümserliğe...

Onun varlık nedeni, çevremizin genellikle umutsuzluk yaratan etkenlerle dolu olmasıdır.

***

İngiliz akademisyen ve yazar Terry Eagleton, 'İyimser Olmayan Umut' adlı kitabında bu gerçeği şu sözlerle dile getirir:

'İyimser, sadece yüksek beklenti veya umutları olan biri olmakla kalmaz. Zira bütün müzmin kasavetine rağmen bir kötümser de belli bir konuda olumlu hisler içine girebilir. Ayrıca olayların genel olarak iyiye doğru seyredeceğini düşünmeyen biri de pekala umut besleyebilir. İyimser ise daha ziyade, sırf iyimser olduğu için hayata karşı asi tutum sergileyen biridir. İyimser kişi hoş sonuçlar bekler çünkü onun tarzı budur. Böyle olunca da kişinin mutlu olmak için bazı nedenleri olması gerektiğini göremez.'

Eagleton, buradan hareketle, yarısı dolu bir bardağa bakan iyimserin bardağın dolu tarafını, kötümserin ise boş tarafını gördüğünü söyleyen 'özdeyiş' ile' dalga geçer ve şöyle devam eder:

'Bu imaj alışılagelmiş önyargılarınızı herhangi bir biçimde sorgulamanıza vesile olamaz.Yani imajın kendisinde nesnel anlamda değişime açık hiçbir şey yoktur. Mizaç itibariyle kaygısız da olsanız, huysuz da olsanız, bardakta görüp göreceğiniz sıvı miktarı aynıdır.'

***

Bu gerçekler ışığında 2021'in muhtemel dünyasına baktığımızda ne görüyoruz?...

İster iyimser olalım ister kötümser, tablo ortada...

Önümüzdeki yıl da her zamanki sıkıntılara ek olarak ne zaman sona ereceği belli olmayan ve şimdiden iki milyona yakın insanın yaşamına son veren pandemi tarafından kasıp kavrulan zorluklarla dolu bir dünyada yaşamaya devam edeceğiz.

***

Ülkemiz, bu 'karanlık' dünyanın en sorunlu bölgelerinden birinde yer alıyor ve yıllardır yaşamımızın her yönünü törpüleyen ekonomik ve siyasal güçlükler giderek şiddetleniyor...

Koşullar öyle berbat ki, 'pembe' gözlük taşıyanların iyimserlik pompalamaya yönelik tüm çabalarına rağmen objektif durum artık toplumdan gizlenemiyor...

Dolayısıyla, 'kara' gözlüklere gerek kalmıyor!

***

Aslında yaşam, insanlar için her zaman güçlüklerle dolu olmuş...

'Yeni yıl' dolayısıyla yapılan geleneksel kutlamaları doğuran şey de bu gerçek...

Çünkü en güç koşullarda bile gülüp eğlenebilmek, güçlüklere ve kötülüklere karşı mücadeleye katkıda bulunabiliyor.

***

O nedenle...

Dünya hiç de eğlenceli bir yer olmasa ve pandeminin getirdiği 'kapanma' dolayısıyla toplu olarak gülüp eğlenme imkanımız kalmasa bile, yeni yıla en azından sevdiklerimizle, dostlarımızla birlikte umutlarımızı tazeleyerek girelim... Koşullar onlarla birlikte olmamızı engelliyorsa, varlıklarını yanımızda hissedelim...

Ve yeni yılda umutsuzluk yaratan etkenlere karşı daha güçlü bir şekilde mücadele edelim.