Ayda 10’dan fazla dergi,günde 5-6 gazete okurum.Defterlerim var,notlar alırım.Böylelikle yaşamın rengini içeren günlük türü yazılarımı hazırlarım.Şu sıralar bana sıklıkla sorulan soru şu: Ev ortamında nasıl çalıştığım, nasıl yazdığım.Verdiğim yanıt şöyle:“Evin her yerinde,her ortamda rahatça yazarım.’’

Yaşama hep ‘Edebiyat’ penceresinden bakarım. Güne hep umutla başlarım. Hoşuma gitmeyen bir şey oldu mu, belki yanlış anlamışımdır derim.İyimser bir insan olduğum için kötü şeyleri (huyları) görmezden gelirim, görsem de yüzlerine vurmam.

Sırdaşım yok, yani ser veririm, sır vermem. Verdiğim sırlar, hemen herkesin başına gelebilen şeylerdendir. Ancak benimle mezara gidecek sırlarım da var kuşkusuz, herkesin olduğu gibi.Bir derdim varsa hep hemderdim de olmalı,diye düşünürüm.

Bilirsiniz, ünlü Alman şairi, romancı Goethe, son nefesinde, ‘Işık, biraz daha ışık!’ demiş. Ben de şu her geçen gün biraz daha bencilleşen insanlar arasında yaşarken‘‘Biraz daha sevgi, biraz daha anlayış !’’ diyorum.Bu kıtlıkta acaba çok şey mi istiyorum?

Kötümser biri olmadım ; karamsar biri de değilim. Umudumu yitirmedim hiç.Yaşadığımız bir olay, duyduğumuz bir söz, uğradığımız bir kaza, bir yitim karşısında, bizi ayakta tutabilecek bir yaklaşım, hoşgörü, özveri, dayanç, direnç veren bir bakışla hayata tutunmaktır belki de benimkisi.

Hani bir söz var dilimizde: ‘‘Öfkeyle kalkıp zararla oturmak’’. Böylesi bir durumda, ileride sizi tedirgin etmeyecek, öfkenizi bal eyleyecek bir süre gerekir.Kendinizle barışık olmanın; çevreyle, eşiniz ,dostunuzla da barışık yaşamanın giriş kapısı da bence budur.Oysa küsmekle ne geçer elimize!.Yaşama sevinci önemli benim için gibi tümcelerle anlatabileceğim ve hep olayların akışını zamana bırakma anlayışını yeğlerim sıklıkla.

Şair der ki: Yaşamak sorumluluktur.Yaşamak başa çıkmaktır. Zaman zaman şiire de sığınırım."Cam kırıkları gibidir bazen kelimeler ağzına dolar insanın. Sussan acıtır. Konuşsan kanatır."diyor Oğuz Atay.Ya da Behçet Necatigil’in ."Zorluklar varsa arada, İnsansın! Engellere harcanmayan güçler ne güne. Dayat ki, yaşadığını anlayasın!" dizeleri yazmanın sorumluluğunu pekiştiriyor bende. Kısacası şiir benim sığınağımdır.Şairler dizeleriyle yaşama anlam katan değerlerdir.

Bir şair dost şairler kimlere yazarlar diye sorduğumda Montaigne’in şu sözleriyle cevap vermişti: “Şiirin orta hallicesi beylik ölçülerle, sanat bilgisi ile yargılanabilir; ama şiirin iyisi olağanı aşan kuralların ve aklın üstündedir. Onun güzelliğini sağlam ve olgun bir görüşle fark eden, bir şimşeğin parıltısı kadar görebilir ancak. O güzellik aklımızı işletmez, başımızdan alır, allak bullak eder.'”