1950’de demokrasiye geçtik. Ne yazık ki, hâlâ bütün kurum ve kurallarıyla işler bir yönetimi başaramadık. Kesintili bir demokrasi yaşadık. Atatürk ilkelerini bir kenara bıraktık. Devrimler yaptık art arda. Devrimleri yozlaştırdık. Demir ağlarla ördük ana yurdu baştan başa... Fabrikalar açtık. Yollar yaptık. Okullar açtık. Yüzyılların geri bırakılmış Türk toplumunu aydınlanmacılığın, aydınlanmanın kervanına kattık. Her şey gerçekti; ama şimdi hepsi hayal oldu…Artık yeni bir slogan var: ‘‘Her şey Türkiye için”…Eski Türkiye yoktu.Hepsi hayal olan; ama hayalleri gerçekmiş gibi gösteren bir dönemdeyiz…
*
Cumhuriyetin kuruluşundan sonra bugün her ilde bir üniversite açılmıştı. Havayolları halkın yolu olmuştu. Hızlı trene de kavuşmuştuk. Kolejlerimiz de vardı, Anadolu Liselerimiz de. Dünyanın 17. büyük ekonomisiydik. Yerli mallarımız hayal oldu; artık yabancı malların tutkunuyuz. Turizm cennetiyiz ;ama koskoca şehirleri köyleştirdik. Köyleri geliştirdik belki ama; Büyükşehirleri berbat ettik…

*
21.yy Türkiye’sinde açlarımız, yoksullarımız, cahillerimiz, ulemalarımız, önemli devlet adamlarımız çoğaldı. Dolar milyarderleri türettik. Yolsuzlukları es geçtik. Siyaseti kirlettik, dinselleştirdik. Hukuku siyasallaştırıp üstünlere verdik. Ülkeyi gerdik de gerdik.
Şimdi meydanlarda Atatürk konuşulmuyor; kendi içinde barışı sağlayamazken, cihanda barış havarisi kesildik. Özellikle kadın cinayetlerini bir türlü önleyemedik.

*

Cumhuriyetin kazanımlarını, kurumlarını,kurullarını korumak ve yaygınlaştırmak yerine hepsini yok saydık.Ülkeyi yönetenler,yukarıda söylediklerimizin yerine ideoloji ve siyasi anlayışlarına dayalı bir sistem oluşturdular. Hıfzıssıhha kurumumuzu kapattık. Halkevlerinin okuma yazma bilmeyenler için açtığı kursları unuttuk. Ulusal eğitimden uzaklaştık. Ulusal bayramları meydanlardan kaldırdık. Teknoloji çağında altyapısı hazır olmayan uzaktan eğitim modeliyle çocuklarımızı okuldan uzaklaştırdık. Ne yazık ki eğitimli gençlerimiz işsiz ,beyin göçü yaşıyoruz.Yönetim kadrolarına atamalarda liyakattan uzak kişilere yer veriliyor.Gündem mülakatların kaldırılması.Gelin görün ki bugünkü manzara:Ülkemiz büyük sorunlarla boğuşuyor.

*

‘‘Yeni Müfredat ve Öğretmenlik Meslek Kanunu’’ metninde süreç tamamlandı."Programlarımıza yaptığımız şey şu, eski Türk devletlerinden, Türkistan devletlerinden, Osmanlı'dan Cumhuriyet'e bir devamlılık. Bir kopuş değil. Bu devamlılığın çocuklarımız tarafından içselleştirilmesini istiyoruz’’diyor Milli Eğitim Bakanı. Aydınlanma ışığı,eğitimde çağdaşlık,laik,demokratik,evrensel eğitimden uzak Türk-İslam medeniyetinin temel kaynakları olan milli ve manevi değerlerin uygulamalı olarak verilmesi esas alınan bu sistemle 2024-2025 eğitim öğretim yılının başlayacağı Eylül ayından itibaren 720 bin öğretmenin müfredat eğitimi alması sağlanacak deniyor."MEB’in ‘yeni müfredatı’, düşünmeyen, sorgulamayan, eleştirmeyen, itiraz etmeyen ve yorumlamayan robot ve ruhsuz nesiller yetiştirmek amacıyla hazırlandı. Çocuğun akademik gelişiminden yana değil, ahlakını baskılayan bir nesil yetiştirilmeye çalışılıyor. Bilimsellik vurgusu yok denecek kadar az. Cumhuriyet değerlerine uyan bir müfredat değildir. Böylelikle ‘‘Maarif’’ kelimesinin de içi boşaltılmış oluyor…