Geçtiğimiz günlerde Rusya’dan Türkiye’ye en yetkili ağızdan bir uyarı geldi...

Rusya Devlet Başkanı Putin, Türkiye’nin ABD ve Batılı ülkeler tarafından Rusya’ya uygulanan yaptırımlara katılması halinde bedel ödeyeceğini belirterek şunları söyledi:

“Bana öyle geliyor ki Türkiye'de hükümetin ekonomik bloğu son zamanlarda kredi almaya, yatırım yapmaya, Batılı finans kuruluşlarından hibe almaya ağırlık veriyor. Bu muhtemelen kötü bir şey değil ama eğer Rusya ile ticari ve ekonomik ilişkilerin kısıtlanmasıyla bağlantılı olursa, o zaman Türk ekonomisinin kazancından çok kaybı olur. Bana göre böyle bir tehdit var”

***

Türkiye-Rusya ilişkileri 2015 yılında Suriye-Türkiye sınırında bir Rus savaş uçağının düşürülmesi sonrasında “dip yapmış”, Rusya Türkiye’ye örtülü ekonomik ambargo uygulamaya başlamış, bunun ekonomi üzerindeki yıkıcı etkileri görülünce Cumhurbaşkanı Erdoğan devreye girerek Putin’e bir mektup yazmış ve ilişkileri yeniden onarmıştı...

Bu olaylar sırasında yaşananların da etkisiyle Rusya-Ukrayna savaşı başladığında Türkiye NATO üyesi olduğu halde ABD ve Batı’nın Rusya’ya uyguladığı yaptırımlara katılmamış, bu da Rusya tarafından memnuniyetle karşılanmıştı...

Türkiye’nin yaptırımlara katılmamasının en önemli nedenlerinden biri Rusya’nın Türkiye’nin en önemli ekonomik partnerlerinden biri olmasıdır. Özellikle enerji ithalatı ve gıda ihracatı açısından Türkiye ve Rusya birbirlerine sıkı bağlarla bağlanmış bulunmaktadır.

***

Türkiye’nin ekonomik sıkıntılar nedeniyle genel ve yerel seçimler öncesinde Rusya ile arasına mesafe koyduğu ve Astana sürecini askıya aldığı Putin tarafından çok iyi biliniyor; ancak yukarıda belirttiğimiz nedenlerden ötürü Rusya bu durumu anlayışla karşılıyor...

Kaldı ki Türkiye, özellikle İsrail’in Gazze saldırısı ve katliamının ardından hem İsrail’e hem de ABD’ye karşı daha mesafeli bir tutum takınmış bulunuyor. Bu da İsrail’e uygulanan yaptırımlar örneğinin de gösterdiği gibi ekonomi üzerinde olumsuz etki yaparken Türkiye-Rusya ilişkilerinin önemini artırıyor...

Bu duruma rağmen özellikle bankacılık işlemlerinde ABD ve Batı’nın baskısı nedeniyle bazı pürüzler yaşanıyor; bazı şirketler ABD ambargosunu gerekçe göstererek Rusya ile ilişkilerini sıfırlıyor! Bu olumsuz gelişmeler, Rusya’da Türkiye’nin de ileride yaptırımlara katılabileceği endişesini yaratıyor.

***

Rusya’nın son uyarısında yaşanabilecek bu olumsuzluklara dikkat çekilirken “Dostum Erdoğan’a haber verin” ifadesini kullanmasının sebebi budur...

Putin, halihazırda Türkiye'nin Batılı kurumlardan finans desteği almaya odaklandığını belirterek bu girişimi anlayışla karşıladığını belirtmekte, ancak bu girişim “Rusya ile ticari ve ekonomik ilişkilerin kısıtlanmasıyla bağlantılı olursa Türk ekonomisinin kazancından çok kaybı olacağı” uyarısıyla bir anlamda aba altından sopa göstermektedir...

"Bana göre böyle bir tehdit var” ifadesini kullanması ise iki ülke arasındaki ilişkilerin kötüleşmesi ihtimaline ağırlık verdiğine işaret etmektedir.

***

Rusya’nın işaret ettiği tehlike bir “blöf” değildir...

Türkiye enerji açısından önemli ölçüde Rusya’ya bağımlıdır. Türkiye'nin petrol ve petrol ürünleri ithalatında Rusya'nın payı yüzde 68'e kadar yükselmiş bulunmaktadır...

Rusya'dan alımlar 2023 enerji faturasında avantaj sağlasa da bu alanda artan bağımlılık Türkiye'yi kırılgan bir konuma sokmuş durumdadır.

***

ABD ve Batı’nın Rusya’ya uyguladığı petrol ve doğal gaz ambargosunun Avrupa ülkelerini ekonomik bunalıma sürüklerken Türkiye ekonomisi açısından önemli avantajlar yarattığı bir gerçektir...

 Ambargoya katılmayan Türkiye, bu olayın ardından Rus enerjisinin en büyük ithalatçılarından biri haline gelmiştir. Türkiye bu nedenle uzun süredir Rusya'dan hem petrol hem de petrol ürünü alımlarında avantajlı fiyat kullanmaktadır. Ödeme sorunları yaşandığında Rusya Türkiye’den alacaklarını ertelemekte ve her türlü kolaylığı sağlamaktadır. Reuters'in analizine göre Türkiye ve Türk şirketleri, indirimli Rus petrolü ve rafine ürün ithalatı sayesinde 2023 yılında yaklaşık 2 milyar dolar tasarruf sağlamış bulunmaktadır.

Putin, sözünü ettiğimiz konuşmasında bu gerçeğe işaret etmiş, Rus-Türk ortak projeleri ve ticari işbirliğine örnek olarak Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin (NGS) devam etmekte olan inşaatını göstermiştir. Bilindiği gibi bu santral devreye girdiğinde Türkiye’nin elektrik enerjisi ihtiyacının karşılanmasına önemli ölçüde katkıda bulunacaktır.
(Devam edecek)