Önceki yazımızda, başlangıcı 19. yüzyıl sonlarında Filipinler ve Küba’nın işgal edilmesine kadar uzatılabilecek olan ABD’nin dünya egemeni olmak amacıyla başlattığı hamlelerin hep “demokrasi” kılıfı altında yürütüldüğünü...
ABD’nin, bu işgallerle dünyaya demokrasi götüreceğini iddia ettiğini ve bu söylemin o zamanın “entelektüelleri” arasında etkili olduğunu...
ABD’yi “küresel efendi” haline getirecek olan üçüncü dalga saldırının ise Reagan gibi bir aktör eskisinin başkanlığa getirilmesi ve mafyası ile ünlü Şikago’da organize olan “Şikago çocukları” lakaplı ekonomistlerin “neo-liberal ekonomi” balonunu şişirmesi koşullarında başlatılıp günümüze kadar sürdüğünü söylemiştik.
***
Halen devam etmekte olan bu dönemde Sovyetler Birliği’nin yıkılması ve “Doğu Bloku”nun dağılması nedeniyle bu saldırı çok daha etkili hale gelmiştir...
Ancak dıştan bakıldığında “emsalsiz bir başarı” gibi görünen bu süreç, yakın geçmişte Rusya’nın toparlanması, Çin’in ekonomi alanda büyük bir atılım yapması ve bu iki gücün önderliğinde kurulan BRICS’in bir etki alanı yaratması sonucu tıkanmış bulunmaktadır.
***
Bu tıkanmanın nasıl aşılabileceği konusu günümüzde ABD’nin yönetici çevrelerinde bir “ikilem” doğurmuştur...
Irak’a “Haçlı seferini” başlatan “oğul” Bush’un “çuvallaması”...
Onun yerine getirilen “siyahi Müslüman” ve “barışçıl” görünümlü Obama’nın başlattığı Arap Baharı politikasının Ortadoğu’daki sorunları daha da büyütmesi...
Buna tepki olarak Trump gibi “eski batı” geleneğiyle TV şovmenliğini bir arada yürüten bir “fenomen”in “içe dönüş” politikasını başlatması...
ABD “derin devletinin” müdahalesiyle Trump’ın indirilmesinin ardından “demokrasi” maskesi takarak koltuğa oturan Biden döneminde geleneksel “dünya jandarmalığı”na dönüş çabası...
Ve kendisine karşı düzenlenen ciddi bir suikasttan kurtulan Trump’ın yeniden başkanlık koltuğuna oturması...
Bu “ikilem”in dışa vuran görüntüleridir.
***
Bu dalgalanmaların Türkiye üzerindeki etkilerine gelince...
Sovyetler Birliği’nin yıkılmasını izleyen dönemde ABD’nin uzantısı FETÖ kullanılarak Türk kökenli eski Sovyetler Birliği üyesi devletler ABD’nin etki alanına çekilmek istenmiş...
Türkiye, Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) kapsamına alınarak Irak’ın işgali öncesinde “kuzey cephesi” olarak kullanılmaya çalışılmış...
Arap Baharı operasyonu sırasında Suriye’deki Esad rejiminin devrilmesi çalışmalarında “cephe gerisinde” görevlendirilmişti.
***
Ne var ki bu dönemde, özellikle Türkiye-Suriye sınırında bir Rus uçağının düşürülmesinin ardından, Türkiye-ABD ilişkilerinde çatlaklar oluşmuş...
Uçak olayının ardından Rusya ile karşı karşıya getirilen Türkiye, ABD-NATO cephesinden beklediği desteği bulamaması üzerine “denge politikası” olarak adlandırılan bir politika izlemişti. Bu politika sonucu iki ülke arasındaki ekonomik ilişkiler canlanmış, Türkiye-Rusya-İran Suriye’deki sorunları kendi aralarında çözebilmek için “Astana Süreci”ni başlatmıştı...
ABD bu yaklaşım üzerine FETÖ’yü devreye sokmuş ve 15 Temmuz 2016 darbe girişimi yaşanmıştı. Bu girişim gösterilen direniş nedeniyle başarısızlığa uğrayınca iki ülke arasındaki ilişkiler bozulmuştu.
***
Buna karşılık, Obama’nın görev süresinin dolmasının ardından başkan olan Trump’ın birinci başkanlığı döneminde Suriye’deki operasyonun “dondurulması” ve Çin ile “ticaret savaşına” öncelik verilmesi nedeniyle Türkiye kısmen rahatlamış, ABD ve Rusya arasında uygulamaya çalıştığı “denge politikasını” sürdürme şansına sahip olmuştur...
Trump’ın ikinci dönemi de Biden döneminde Pentagon, savaş sanayi tröstleri, CIA ve NATO’nun Ukrayna’da yürüttüğü savaşın ve İsrail’in İran’ı hedef alan bölgesel saldırılarının yarattığı bir kaos ortamında başlamış bulunmaktadır...
Trump, Ukrayna’daki savaşı en kısa zamanda sonlandıracağı iddiasındadır. İsrail’i ise kendi döneminde kotardığı İbrahim Anlaşmaları çizgisine çekmeye çalışmaktadır...
İkinci dönemine birincisinden çok daha güçlü bir biçimde başlamış olan Trump muhtemelen bu amaçlarına ulaşacaktır. Ancak Amerikan politikasının değişmeyen hedefleri vardır ve Trump kendi tarzı ve yöntemleriyle bu amaçlara ulaşmaya çalışacaktır.
(Devam edecek)