Kayseri'de bir istismar olayı ile başlayan ve ev-araba yakmaya kadar varan olaylar hızını kesmeden devam ediyor. Sosyal medyada paylaşılan haberler ile daha da alevlenen mülteci karşıtlığı çağımızın kocaman bir gerçeği haline geldi.

Provakasyona oldukça açık bu tür ırkçı paylaşımlar bir kitleyi hedef göstermesinin yanı sıra kurunun yaşında yaşı da yakan cinsten. Toplumumuzda şiddet kültürü ne yazık ki bizlerin normali. En ufak bir provakasyonda eğri doğru ayırt etmeden herkesi genellemeye oldukça meyilliyiz...

Bunun en uç örneklerinden birisi, Arap kökenli bir turistin restoranda otururken uğradığı sözlü tacizdir. Daha acı olanı ise bunu "Helal olsun, yakışır abime." diye paylaşan oldukça kalabalık bir grubun varlığıdır. Elinde bıçakla küfürler savuran şahıs nefret suçu işlemiştir ve bu takdir görmüştür. Zaten en acı olan tarafı da toplumun bu davranışı benimsemesi, onaylamasıdır. 

"Ülkemde Mülteci İstemiyorum" adlı başlıklar sürekli paylaşılırken sebebini sorgulayanlar olmuş. Efendim bence gayet bariz: Çok şükür şiddet toplumuyuz he bir de üstüne nefret dili artık vazgeçilmezimiz oldu. Sabah uyanıyoruz nefret dili akşam yatıyoruz nefret dili. Hatta bazen uyurken bile duyduğumuz oluyor.

Bu tip ayrımcı ve şiddet içerikli eğilimler her toplum için oldukça zehirli. Ancak bence en çok bizim toplumumuz için zehirli. Bizler oldukça mozaik bir toplumuz, bu da oldukça zengin ve güzel bir şey. Bu tip ayrımcı sözlerin yerleşmesine izin verirsek -ki verdik- bu bizim politik kültürümüz haline gelecektir-ki geldi-. 

Uzun lafın kısası, bu tip provakasyonlar bir nefret suçudur. Kimse ırkı veya inancı gibi doğrudan doğduğu aileyi ilgilendiren konulardan ötürü dışlanmayı, hor görülmeyi haketmez ve bu bir suçtur.