Antik Yunan'ın pek de bilinmeyen ancak çok değerli filozoflarından Protogoras'ın sözleriyle yazıma başlamak ve müsadenizle vakti geldiğinde bitirmek isterim: Yargıdan kaçınınız!
Linç kültürünün muhafazakar kadınlar üzerindeki etkisine değinmek istiyorum bugün. Günlük hayatta, sosyal medyada her kadın gibi muhafazakar kadınlar da zorbalığa maruz kalmaktadırlar. Bu farklı pratiklerde kendisini gösterse de aslında ortada tek bir suç vardır: Kadın istediği gibi yaşamıştır ve ona söylenmedik söz kalmamıştır.
2023 seçimlerini hatırlayalım. Başörtülü muhalif kadınlara gelen tepkileri hatırlayalım. Muhafazakar kesim tarafından "Başındakinden utan!" yorumları eksik kalmamıştı. Bir diğer yandan seküler olduğunu iddia edenler tarafından da yargı devam etti, başörtülü kadınların muhalifliklerindeki samimiyet sorgulandı. Bakın bu yobazlıktır. Şu kılık kıyafete artık takılmasak ne güzel olurdu, kusasımız geliyor... Kamu spotumuz bitmiştir.
Devam edelim... Madalyonun diğer tarafına bakalım. Seküler kesimin kadınlarının maruz kaldığı "dinsiz, terbiyesiz, ahlaksız..." sıfatları. Yahu kadınlardan ne istiyorsunuz? Şort giyiyoruz çünkü hava sıcak. Yani çok düz mantık bir şeyden bahsediyorum. Bunları halen neden böyle anlatıyoruz onu da bilmiyorum. Bu konuda bizden önceki nesillere kırgın ve kızgınım. İnsan biraz yol ilerler, her şeyin değişmesi için gariban Z kuşağını mı beklediniz? Size de aşk olsun!
Velhasıl kelam, hangi kadına giderseniz gidin, bezmiş haldeyiz. Çok sıkıldık sizin normallerinize göre yaşamaktan. Gerçi efendim bir yandan da bildiğimizi okuyacağız, nasıl istersek öyle yaşayacağız. Kimsenin de gücü yetmez bizi yaşam biçimimizden alıkoymaya.
Nasılsak öyle çok güzeliz, yargısız bir dünya dileği ile!