Erken seçim olsun olmasın, Türkiye ünlü deyişle 'seçim sath-ı mailine' girdi...
Anketler, yirmi yıldır girdiği hemen her seçimi kazanan ve iktidarını aralıksız sürdüren AKP'nin, iktidar ortağı MHP ile birlikte oluşturduğu Cumhur İttifakı'nın Millet İttifakı karşısında yenilgiye uğrama ihtimalinin giderek arttığını gösteriyor...
Bu da seçimleri 'çok kritik' bir hale getiriyor.
***
Geçtiğimiz günlerde yayınlanan bir habere göre, ülkenin önde gelen 10 araştırma şirketinin yaptığı son anketlerin ortalamasında Millet İttifakı'nın oyu yüzde 40.7 olurken, Cumhur İttifakı'nın oyu ise yüzde 39.7'ye düşmüş durumda...
KONDA'nın aboneleri için hazırladığı son seçim anketi sonuçları, AKP'nin oy oranının yüzde 28,7 ile son 15 yılın en düşük seviyesine indiğini gösteriyor...
Bu sonuçlar, AKP oylarının yüzde 30 olan 'direnç noktası'nın kırıldığı anlamına geliyor.
***
İktidar blokunun küçük ama önemli ortağı MHP'nin oy oranı da geriliyor...
O nedenle, MHP lideri Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı açıklamada anket şirketlerini hedef alarak, 'Demokrasiye ve millet iradesine kast etmek için sıraya giren güdümlü anket şirketlerinin hepsi birden ayaklarımızın altında paspastır. Anketle doğmadık ki anketsiz ölelim' diye konuştu...
Anketler 'doğurmuyor', ama genel eğilimleri yansıtıyor!
***
Hal böyle olunca, önümüzü görebilmek için dönüp muhalef blokunun durumuna bir göz atmak zorunlu hale geliyor...
Çünkü aradaki fark hala çok küçük...
Ve muhalefetin yapacağı hatalar ya da blokta ortaya çıkabilecek çatlaklar tabloyu değiştirebilir.
***
Önce muhalefetin sahip olduğu en büyük avantaja, ekonomiye bakalım...
Geçtiğimiz günlerde AKP'li bir eski milletvekili ve yazar, 'AKP'nin en büyük rakibi ekonomi' dedi...
Gerçekten de ekonominin gidişi öyle ki, muhalefet hiçbir şey yapmadan oturup beklese bile oy oranı artıyor.
***
Ancak hiçbir şey yapmadan oturup beklemek mümkün değil, çünkü hayat durmuyor ve hiçbir şey yapmayanları sahnenin dışına itiyor...
O zaman muhalefet bir şeyler yapmalı...
Ve yapılan şeyler doğru olmalı!
***
Ne var ki, 'muhalefet bloku' ya da 'Altılı İttifak' halen somut bir eylem programı üzerinde birleşebilmiş değil...
Dahası, ittifakın gerçek bir ittifak olup olmadığı bile belli değil...
İttifakı oluşturan partilerin geçmişlerine ve yapılarına bakıldığında bu partilerin kalıcı bir yapı ya da ortaklık oluşturabilmeleri de pek kolay görünmüyor.
***
Millet İttifakı'nın şimdiye kadar yaptığı açıklamalar, 'güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş süreci' ve 'seçim güvenliğinin sağlanması' gibi konularla sınırlı kalıyor...
Ekonomi konusundaki eleştiriler ise yolsuzluklar, 'ballı ihaleler', yetersiz zamlar gibi konuların dışına çıkamıyor...
Çıkması da pek mümkün görülmüyor, çünkü daha yakın zamana kadar AKP'nin önde gelen bir ismi olarak ekonominin dümenini elinde tutan ve neo-liberal politikaları bir dogma gibi savunan Ali Babacan şu anda Altılı İttifakın üyelerinden biri. Bu durum Kılıçdaroğlu'nun son günlerde yaptığı neo-liberal politikaları eleştiren açıklamaları da etkisiz kılıyor.
***
Günümüzde Türkiye, özellikle Ukrayna-Rusya savaşının ardından dış politikanın büyük önem kazandığı bir döneme giriyor...
Dış politika böylesi durumlarda iç politikayı etkileyebilir...
Türkiye'nin Rusya karşısında Batı'nın uyguladığı yaptırımlara katılıp katılmayacağı ya da İsveç ve Finlandiya'nın NATO'ya girmesine yeşil ışık yakıp yakmayacağı gibi konular iç politika açısından da büyük önem taşıyor.
***
AKP-MHP iktidar bloku, bu konularda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın belirlediği politikalar etrafında birleşmiş bir görüntü veriyor ve aktif bir tutum izliyor...
Ukrayna ile Rusya Dışişleri Bakanlarının Antalya'da buluşmasının örgütlenmesi, Ukrayna buğdayının uluslararası piyasalara ulaşabilmesi için Odessa'dan bir koridor açılması yönündeki politikalar, Türkiye'nin son dönemde içine düştüğü yalnızlığı bir ölçüde gidermeye yönelik adımlar...
İsveç ve Finlandiya'nın NATO'ya alınmasına ve Yunanistan'ın son dönemde Ege denizi ve adalarında ABD ile birlikte giriştiği 'militarizasyon'a karşı takınılan tavır sürdürülürse iç politikada Cumhur İttifakı lehine bir hava doğabilir.
(Devam edecek)