Çoğu zaman eleştiri yaptığımızda insanların hayatlarının iyiye gitmesini istediğimizi ve son derece iyi niyetli olduğumuzu iddia ederiz. Belki gerçekten de öyleyiz ancak sonuçlar ne kadar iyi oluyor? Bizleri tavsiye veren kişi konumuna kim ve hangi koşullar getiriyor? Gerçekten bu tavsiyeler gerekli mi? Şimdi size neden tavsiye vermemeniz gerektiği hakkında tavsiyeler vereceğim. 

Öncelikle akıl isteyene verilir. Siz benden akıl istediniz mi? Kesinlikle hayır. Ben niye bunu vermeyi yazının içeriğine rağmen tercih ediyorum? Herhangi bir hoşgörü paradoksuna toplumda izin vermemek için. Efendim devam edelim. Akıl gerçekten de isteyene verilir, yani birisi size bir şey anlattığında sürekli çözüm bulmaya çalışmanız veya kişiyi eleştirmeniz beklenmez. Duygusal bir aktarım yapılmak istenmiştir ve çoğu zaman karşıt taraf size doğrudan "Ne yapabilirim sence?" gibi bir soru yöneltmiyorsa kişi sizin çözümlerinizi değil sizin duygusal desteğinizi istiyor demektir. 

Öte yandan müdahaleci bir tutum benimseyerek tavsiye verdiğinizde kişinin iradesini hiçe sayıyor olduğunuzu hatırlatmakta fayda var. Herkesin kendi hayatı sonuçta, sizin için yanlışsa siz yapmayıverirsiniz olur biter. Bir başkasına da aynı şekilde yap demek ,eğer sizin kişisel alanınıza bir müdahale değilse, üzülerek söylüyorum ki oldukça kırsal bir tavır. Yani çoğu şey sizi alakadar etmemeli. 

Bunu yazma sebebim iyi niyetinizle insanlardan uzaklaşabilme ihtimalinizin altını çizmek çünkü tavsiye verdiğiniz kişiler tavsiyenizi dinlemek şöyle dursun genellikle sizi dinlemiyorlar veya susmanızı bekliyorlar. Eğer sizden bu konuda bir yardım rica etmediyse fikir beyan etmemenizi tavsiye ediyorum :) Oldukça tavsiye düşmanı tavsiyelerle dolu bir metin oldu, sanıyorum ki yanlışlıkla yeni bir paradoks keşfettik. İşin özeti tıpkı altının ve çöpün bir yeri varsa vereceğiniz tavsiyenin de yeri talep içeren bir cümledir.