Dünyanın dört bir yanında ulus devletlerin kurulması ile birlikte azınlık kavramı ortaya çıkmıştır. Bu kavram doğrultusunda, -kaldı ki ülke olarak biz pek çok dini ve etnik azınlığı azınlık olarak kabul etmiyoruz- azınlıkların vatandaşı olduğu devletten hak arayış süreci gayet normaldir ve olması gerekendir. Peki olup bitenden neden memnun değiliz?

Öncelikle insanlar bu gidişatın samimiyetini sorguluyor. Seçim politikalarında yoğun milliyetçi söyleme maruz kalan halkın hafızasında yer eden belirli olaylar var. Yani bir gecede değiştirilen politikalar güven vermiyor aksine halkın aklına "Ne oldu da birden böylesine radikal geri adımlar atılıyor?" sorusu geliyor. Sağlıklı politikaların sağlıklı geçişleri olması gerektiğine inanıyorum. Önümüze arada bir konulan bu çözüm süreci salatalarına güvenip de kimse bir lokma yemek istemiyor. Bilmem anlatabiliyor muyum...

Oldukça radikal figürlerle konuya başlanması... Öcalan ile görüşmeler adeta gizemli bir kutu ve nereye varacağı belirsiz bir yolun başlangıcı... Bu bir gecede değiştirilen politikalarla halkın hafızası hoooop diye değişmiyor tahmin edersiniz ki... Şeffaf, tepeden inme olmayan ve toplumun güveni adına radikal kişilerden uzak bir tutum sergilenmesi gerektiğine inanıyorum. DEM ise Kürt halkının ne kadar sözcülüğünü yapabiliyor bunu da tartışmalı buluyorum. Eski Çözüm Süreci'nde gördük ki Kürt halkı, yani Kürt tabanı bu sürecin dışında bırakılmış, halayla şunla bunla adeta millete itelenmeye çalışılmış ve sonrasında tepki olarak ülkede faşizmin patlamasına sebep olmuş oldukça başarısız vasat bir sürece şahit olduk. Bunun yeniden yaşanmasından derinden şüphe duyuyorum.

Yarını belirsiz ani çıkışlardan ziyade çözüm süreçleri hak arayışlarına cevap verir nitelikle olmalıdırlar. Türkiye'deki azınlıkların taleplerine kulak verilmelidir ancak bu tepeden inme ne olduğunu bilmediğimiz çözüm süreçleriyle gerçekleşmemelidir. Kültür ve dil korunmaya çalışılmalı evet ancak bu olayın sadece tek bir yüzü. Azınlık aynı zamanda düşük gelir grubuna maruz bırakılan kişidir. Gelir adaletsizliği, doğu batı ayrımı (özellikle sanayi temelli ayrım) da masaya oturulup sağlıklı bir şekilde çözüm aranmalıdır. Türkiye'nin her yerinde kadın sorunu vardır ama doğuya gittikçe bu sorun daha da artmaktadır. Örneğin devlet bu konuda neler yapmaktadır? Bu konu siyaset bilimciler, sosyologlar ve hukukçularla çözülmesi gereken, bir konudur. Kişisel fikrim şudur ki DEM geçmişte de günümüzde de Kürt halkının tam olarak istediği şeyleri anlayamamaktadır. Kültür diye bahsedilen pek çok şey sorundur ve üstü kültürle örtülmeye çalışılır. Doğu'daki aşiret, hiyerarşik sistem ve Kürt kadınlarının korunması konusunda çok daha aktif bir sözcülüğü onlardan beklemekteyim. Kürt sorununu çözüyoruz hurra Öcalan'ı ziyarete anlayışını açıkçası günlerdir takip ediyorum ve hiçbir mantık veya samimiyet göremiyorum. Kürt sorunu İmralı'da değil ve hatta belki doğuda bile değil burada, Ankara'da, İstanbul'da, İzmir'dedir. Yıllardır dışlayıp örselediğimiz insanlardır Kürt sorununun gerçek mağdurları, ucuz iş gücü olarak görüp Esenler'e sığdırdığımız insanlar var ya, heh işte evet onlardır yıllardır sömürülen ve örselenen. Yine her şey inanılmaz samimiyetsiz... ! 

Öte yandan sürekli "Bismillah bugün acaba ne olacak?" psikolojisi ile uyanan insanlarımızın beklediği tek şey aslında politik ve ekonomik bir sakinliktir. Bu sakinliğin olmadığı her atmosfer halkta güveni bir kez daha kırmaktadır. Vatandaşları daha fazla yoracak politikalardan kaçınılmalıdır. Samimi, yumuşak geçişlerle bu süreç sağlanmalı, düzgün insanlar muhattap alınmalıdır.