Sürekli değişen gündem ister istemez -oldukça olağan dışı olmasına rağmen- pek çok meselenin normalleşmesine sebep olmaktadır ancak görünen o ki kuzeyimizde devam eden savaş bu yıl da çözüme kavuşamayacak. Kırım'ın işgali ile başlayan süreç Ukrayna'nın doğusunun tamamen Rus hakimiyetinde kalması yönünde ilerliyor. 

Ukrayna'nın Rusya'ya karşı benimsediği mesafeli dış politikanın temellerinde tarihsel etkenler yatmasına rağmen mevcut durumda önce Kırım sonrasında ise Ukrayna'nın doğusunun işgali yatmaktaydı. Başından beri "en büyük destekçi" ABD ise Ukrayna konusunda oldukça isteksiz davranmaya devam ediyor.

Geçtiğimiz günlerde ABD Başkanı Trump, "Sürekli bize gelip para istiyorlar, bunlar vurguncu." ifadelerini kullanmıştı. Biden'ın dış politikası oldukça yumuşak ve caydırıcılıktan uzak olduğu için eleştirilirken Trump'ın seçilmesinin Ukrayna meselesini çözeceği ve daha sert bir ABD ile karşılaşılacağı bekleniyordu. Ancak bu meseleyi çözemediği gibi ülkesinde göçmen karşıtlığını alevlendirmiş ve Gürcistan'daki gelişmelere de sessiz kalmıştır.

ABD Avrasya topraklarında yeterli etkiye sahip değil, üstelik Başkan Trump'ın dış politikası güven vericilikten oldukça uzak. Doğu Avrupa'daki ülkeler de NATO ekseninden git gide uzaklaşan politikalar benimsemekteler. Müttefiklerine ve potansiyel müttefiklerine yardım konusunda bu kadar cimri davranan bölgesel hegemonun gücü elinde tutmayı başaramaması ve eksenin kayması şaşılacak bir şey değil.