Başkent halkı bahar tadında bir Ocak ayını geride bıraktı.

Zaman zaman baharı anımsatan ılık ve yağışsız bir ay.

Şubat’ın ilk haftasında soğuk hava kendini hissettirmeye başladı ama kardan yine eser yok…

Küresel ısınmanın sonuçları işte…

Kış aylarında baharı yaşar olduk…

Ne yağmur, ne kar…

Umutlar önümüzdeki günlerde…

Nerede o eski Ankara…

Nerede o karlı günler…

Kentin üzerini kaplayan uçsuz bucaksız beyaz örtü…

Çatıları, yolları, ağaçları örten, kış güneşine direnip aylarca erimeyen örtü…

Şimdilerde hasretlik oldu…

Belki göstermelik bir yağış…

Sabah var, akşam yok misali…

Oysa pek yaman olurdu Ankara’nın kışları…

Hele 1992 yılı kışı…

Eskiler anımsar o beyaz kabusu…

Yoğun kardan kapanan yollar, kaygan zemin nedeniyle birbirine girmiş araçlar, biriken karın ağırlığına dayanamayıp da çöken çatılar…

Zor günlerin kabusu elektrik ve su kesintileri…

Ve pazar yeri kalabalığını anımsatan soğuk algınlığından mustarip insanlarla dolu hastane koridorları.

Böylesi olmasın bir daha…

Ama hiç olmaması da kötü…

Yağsın biraz…

Barajların yüzü gülsün…,

Tarlaların ve elbette çocukların da…