Bir süreden beri Ukrayna Ortodoks kilisesinin İstanbul Fener Patrikhanesinin desteğiyle Moskova Ortodoks Patrikliğinden ayrılmasının yaratacağı etkiler ve bunun ülkemize muhtemel yansımaları konusu üzerinde duruyoruz...

Konunun önemi dolayısıyla kiliseler arasındaki mücadelelerin Bizans döneminden bu yana nasıl siyasal mücadelelerle iç içe geçtiğini göstermek için tarihin eski sayfalarına da uzanmak zorunda kaldık...

Bu nedenle yazılarımız biraz köşe yazısı sınırlarını aşıp dizi haline geldi.

***

Bunun mahzurlarını bilmiyor değiliz...

Ancak, yazılarımızın uzamasının nedeni, başlangıçta bu meselenin 'canım kiliseler birbirine düşmüş işte' diye omuz silkilerek geçiştirilmesidir...

Buna karşılık, konu, uluslararası planda bizi yakından ilgilendirecek etkiler yaratmaya devam etmektedir.

***

Bu etkilerin başında, tartışma nedeniyle ABD destekli Ukrayna ile Rusya arasındaki siyasi gerilimin hızla artması geliyor...

Meseleye bu açıdan bakıldığında Fener Rum Patriği Bartholomeos'un Ukrayna Ortodoks Kilisesine 'bağımsızlık' statüsü kazandıran 'tomos'u tam da şu günlerde imzalaması, Ukrayna Cumhurbaşkanının NATO'ya yaptığı müdahale çağrılarının yoğunlaşması ve İngiliz/ABD savaş gemilerinin art arda boğazlardan geçerek Karadeniz'e açılmaları tesadüf değil...

'Bağımsızlık' kararnamesini Rus Ortodoks Patrikhanesinin yanı sıra Polonya Ortodoks Kilisesinin de reddetmesi, Rusya'nın bu olayı Hıristiyanlık tarihindeki en büyük bölünmelerden biri olarak nitelemesi, Ukrayna Cumhurbaşkanı Petro Poroşenko'nun ise, bu 'berat' sayesinde Ukrayna'nın Rusya'yla son bağını da koparmayı başardığını söylemesi, olayın dinsel ve siyasal yönlerinin nasıl iç içe geçtiğini çok açık bir biçimde gösteriyor.

***

Bilindiği gibi Türkiye, son dönemde Rusya ile iyi ilişkiler içinde...

Ukrayna'nın atakları, bu ilişkileri de zora sokuyor...

Üstelik Türkiye-Rusya ilişkileri şu aralar başka bir kaç 'cephe'de daha sınanıyor...

ABD'nin Suriye'den çekilme kararının lafı bile bölgenin gelecekteki statüsünü tartışma konusu haline getirmiş durumda...

Bu statü konusunda Türkiye ile Rusya'nın (her iki ülke de Suriye'nin toprak bütünlüğü konusunda hemfikir olduklarını açıklamış olsalar bile) farklı düşünceler taşıdığı biliniyor.

***

Rusya ile ilişkilerin sınandığı bir diğer alan silah sanayii...

ABD, tam da bu dönemde Türkiye-Rusya arasındaki iyi ilişkileri askeri işbirliği alanına taşıyacak olan S-400 anlaşmasına karşı son kozunu oynuyor...

S-400 anlaşmasının iptali karşılığında Türkiye'nin eskiden beri istediği Patriyotları vereceğini açıklıyor!

***

'Kiliseler savaşı'nın Türkiye'yi ilgilendiren en önemli yönü ise Patrikhanenin statüsü...

Önceki yazılarımızda patrikhanenin 'ekümeniklik' iddiasını ve bu meselenin Lozan'da nasıl büyük tartışmalara yol açtığını yazmıştık...

Bu mesele o tartışmalar nedeniyle kesin bir formüle bağlanamamış, ancak Türkiye kendi aldığı bir kararla patrikhanenin statüsünü 'Hıristiyan Türk vatandaşlarının dini vecibelerini yerine getirmek'le sınırlamıştı.

***

Bu karar, II. Dünya Savaşı sonrasına kadar tartışmasız uygulanmıştı...

Ancak savaş sonrasında ABD ile ittifak kurulunca işler değişti...

ABD, soğuk savaşın hüküm sürdüğü o dönemde Sovyetler Birliği'nde ve Doğu Blokuna bağlı ülkelerde kiliseler vasıtasıyla yürütülen dinsel faaliyetler açısından Patrikhanenin 'ekümenik' olmasının taşıdığı önemi kısa zamanda anladı ve bu iddiayı destekleyecek bir politika izlemeye başladı.

***

Gerçekten de hem Sovyetler Birliği'nin hem de Doğu Blokunun dağılmasında kiliselerin faaliyetleri hiç de küçümsenmeyecek bir rol oynadı...

Şimdi Ukrayna Kilisesinin Fener Rum Patrikhanesi'nin desteğiyle Moskova Patrikhanesi ile bağlarını koparması bu sürecin geldiği son aşamayı gösteriyor...

Bu arada Fener Patrikhanesi de 'ekümeniklik' konusundaki faaliyetlerine uluslararası alanda meşruiyet kazandırma konusunda bir adım daha atmış bulunuyor.

***

Bu fiili durumun gelecek dönemde başımıza nasıl işler açabileceğini bilemiyoruz...

Ancak son gelişmeler sırasında tartışma konusu edilmeyen 'ekümeniklik' meselesinin geçmişte ülkemize yaşattığı sıkıntılar nedeniyle Türkiye tarafından bugüne kadar reddedildiğini ve bu konuda yargı kararları da bulunduğunu biliyoruz...

Bakalım gelecek günler bu konuda neler gösterecek?