Bir önceki yazımızda Hıristiyan dünyasında 1054 yılında yaşanan Ortodoks-Katolik ayrışmasının yüzyıllar sürecek bir kopuşa yol açtığını ve bu kopuşun, bir yandan Balkanlar üzerinden, diğer yandan Irak ve Suriye'den Anadolu kapılarına dayanmış olan Türkleri yakından ilgilendirdiğini söylemiştik.
Bizans, bu gelişmeler sırasında kuzeyden gelen Türk kökenli Bulgarları, Avarları, Peçenekleri, Uzları, Kumanları (Kıpçaklar) Hıristiyanlığa geçirmek ve Ortodoks Kilisesine bağlayarak asimile etme politikasını uygulamaya başlamıştı...
Bu politika başarılı oldu ve Hıristiyanlığı benimseyen bu halklar bir süre sonra Bizans ordusuna paralı asker olarak katılarak Bizans sınırlarının savunmasını üstlendiler.
***
İlk gelen Bulgarlar en önce Hıristiyanlığı benimseyen topluluktu...
Daha sonra gelenlerin karşısına ilk dikilenler onlar oldu...
Bu olay daha sonra başka topluluklar geldikçe tekrarlandı durdu.
***
Bizans, Hıristiyanlaştırmanın yanı sıra 'etnik muhacerat' olarak adlandırılabilecek bir uygulamayı da yaygın olarak kullandı...
Örneğin Anadolu'da Ermenilerin ağırlık taşıdığı Pavlikan olarak adlandırılan 'heretik' bir topluluk sekizinci yüzyılda ayaklanıp Bizans devletini güç duruma düşürünce onlara karşı Türk kökenli savaşçıların da içinde yer aldığı askeri güçler kullanıldı... Ayaklanma bastırıldıktan sonra Pavlikan ayaklanmasının yaşandığı bölgelerde yaşayanlar toplu olarak Trakya ve Balkanlara sürüldü...
Balkanlar üzerinden Bizans'ı tehdit eden Türk kökenli topluluklar ise zaman zaman Anadolu'ya yerleştirildi.
***
Müslümanlığı benimsemiş olan Selçuklular 1071 yılında Anadolu sınırlarına dayandıklarında karşılarındaki Bizans ordusunda çok sayıda Türk kökenli Hıristiyan savaşçı da yer almaktaydı...
Malazgirt savaşında Bizans ordusunun bozguna uğratılmasında bu toplulukların bir bölümünün kendi soydaşlarına karşı savaşmamak için Selçuklu ordusunun saflarına katılmaları önemli bir rol oynadı.
Bizans ordusunun Malazgirt'te bozguna uğraması sonucu Anadolu tarihinde yeni bir dönem başladı.
***
Bu dönemin en önemli özelliklerinden biri 'Haçlı Seferleri' adı verilen Batı'dan Doğu'ya yönelen Norman ağırlıklı akınlar ile Doğu'dan Batı'ya yönelen Türk ağırlıklı akınların birbiriyle çatışması ve Doğu Hıristiyanlığının kalesi olan Bizans'ın bu iki yönlü baskı altında hızla zayıflayarak yıkılmasıdır.
Bu yıkılma sürecinin ilk adımı Dördüncü Haçlı Seferi sırasında atıldı...
Gerçi Haçlı Seferlerinin hedefi Müslümanların elinde bulunan Kudüs'ü kurtarmak olarak belirlenmişti... Ancak bu seferin yolu üzerinde bulunan ve Katolik kilise ve devletlerin düşman olarak gördükleri Bizans da Haçlı ordularının ve onlara kılavuzluk eden Venedik gibi denizci devletlerin iştahını kabartan bir avdı.
***
Haçlıların ilk üç seferi sırasında Bizan sınırlarından geçiş sırasında gerginlikler yaşansa da ordular Kudüs'e doğru yollarına devam etmeyi yeğlemişlerdi...
Venediklilerin öncülük ettikleri Dördüncü Haçlı Seferi sırasında ise İstanbul yakınlarında konaklayan haçlı kuvvetleri ani bir kararla İstanbul'a saldırarak şehri ele geçirdiler ve yağmaladılar...
Bizans devlet erkanı ve İstanbul Ortodoks kilisesinin yöneticileri Haçlı ordusunun elinden İznik'e kaçarak zor kurtuldular...
1204 yılında yaşanan bu olaydan sonra Bizans uzun bir süre İznik'ten yönetildi ve bir daha belini doğrultamadı.
***
İstanbul, daha sonra Osmanlı devletinin hedefi haline geldi...
Aslında kent, daha yayılma döneminin başlarında Yıldırım Bayezit tarafından fethedilebilirdi...
Ancak bu dönemde yaşanan Timur istilası ve Osmanlı devletinin geçici bir çöküş dönemi yaşaması bu devletin ömrünü uzattı.
***
İstanbul, 1453 yılında Fatih tarafından hedef alındığında Bizans İmparatoru Konstantin, Katolik Kilisesi ile barışmak ve İstanbul'un savunulmasına Katolik ülkelerin katılımını sağlamak için son bir hamle yaptı...
Ancak bu hamle de daha öncekiler gibi Ortadoks Kilisesi'nin kent halkını ayaklandırması nedeniyle akamete uğradı... Geçmişte yaşanan Latin istilası sırasında yapılanları unutmayan Bizans kilisesi yöneticileri ve şehir halkı, 'Kentte Katolik külahı görmektense Türk külahı görmeyi tercih ederiz' dediler...
Ve sonunda dedikleri oldu.
(Devam edecek)
Kiliseler savaşı ve Türkiye... (VIII)
Ertan GÜNÇiNER
Yorumlar