Ben 65 yıllık Bursa aşığıyım.İlk kez gördüğüm Bursa yok oldu.Suç yerel yönetimlerde yanlış yapanlardadır.Kentleri rant kapısına çevirenlerdedir.Bugün mahvolmuş bir Bursa var.Bir de Eskişehir örneği var.Yeni bir Eskişehir yaratan Yılmaz Büyükerşen kimliği.Porsuk çayı vardı;kıyısına kimseler varmazdı;bugün ise gondollar yüzüyor…

*

Bursa’dan yeni döndüm.Korupark’ta bir Bursa âşığına rastladım.65 yıldır Bursa âşığıyım deyip şöyle ekledi:“Eskişehirliler,çocuklarına şehir nasıl bir kimliktir,kanıtlamak için Bursa’yı örnek gösterirdi.Şimdi biz, çocuklarımızı Eskişehir’e götürüyoruz.”Âdeta isyan eden bir tavırla konuştu.Haklıydı.Bursa’ya kıyıldı.

İlk gördüğümde Bursa;dingin,yeşilin her tonu,ovası,tarihi ve doğasıyla tipik bir Anadolu kentiydi.Sular,camiler,doğa ve tarih varsılıydı.Örneğin Heykel’den baktığınızda sadece‘‘Yeşil’i’’ görürdünüz.Tophaneye çıkınca, yemyeşil bir ovaydı gördüğünüz.Şimdi bunlar yok.Tophane’de uğultudan duramıyorsunuz.Ovaya baktığınızda çarpık çurpuk bir yapılaşma batıyor gözünüze…

*

Sadece Bursa mı? Alın Ankara’yı,İstanbul’u aynı kaderi yaşadı.İzmir, kent merkezi özelliğini korumuş.Belki de Türkiye’nin doğası,tarihi ve insani değerleri yüksek tek kenti.Pazar gecesi İstiklal Caddesi’nde yıllar önce gördüğüm manzaradan eser yoktu.Uygarlığı ilk orada gördüm.‘1957 Şubatı’nı anımsadım.Bu kadar hırpani,kişiliksiz-kültürsüz-kimliksiz bir caddeye nasıl dönüştürdük;10 sene önceki durumunu bile arattı bana.İğne atsan yere düşmeyen,itiş kakış,kirli bir Beyoğlu utandırdı,içimi sızlattı benim.Yazıklandım!…

*

Her kentin,her dönemin bir kimliği vardır.Uygarlık kavramı kent kavramı ile özdeştir.Yerel kimlik ve kültür unsurlarını bir arada tutan,farklı kimlik ve kültür öğelerini bütünleştirerek, bir potada eritilmesi suretiyle harmanlayan yerleşim birimleri olan kentler, yönetimsel,sosyal,kültürel ve siyasal vurgulara karşılık gelen,tarihsel süreç içerisinde anlamı çeşitlenen,dinamik özellikleri ile ön plana çıkan;aslında yaşayan organizmalardır.

*

Yaşanılabilir kentler yaratmak,şüphesiz ki kentlilik bilinci çerçevesinde toplanmakla mümkündür.Farklı kimlikler ile ortak yaşam kültürünün bir sentezi olan kentlilik bilinci,aslında yeni bir kimliğin oluşturulması olarak da nitelenebilir.

Bu noktada en önemli görev yerel yönetimlere düşüyor.Zira,yerel yönetimler bireyler üzerinde,aile, sosyal gruplar,eğitim kurumları,sivil toplum örgütleri ve hemşehrilik dernekleri üzerinden bir güven ortamı sağlamaktadırlar.Bu sebeple yerel yönetimler,kentlilik bilinci aşılanması noktasında kültürel etkileşim sürecine aracılık ederek,kent kimliğinin kabulünü mümkün kılmakta ve bireylerin sosyalleşme süreçlerine de katkı sağlamaktadırlar.