VEFA; “Sevgiyi sürdürme, dostluk bağlılığı” anlamına gelmektedir. Neden böyle bir başlık diye sorabilirsiniz: Şöyle ki gençlik yıllarımızda VEFA denen bir kavram vardı. Benim kuşağım Vefa futbol takımını anımsarlar. İstanbul’da Vefa Lisesi de vardır. Bu okuldan çok büyük adamlar her meslekten şöhretler yetişti. Kimi yaşıyor, kimi sonsuzluktalar. Basında, futbolda, sinemada, güzel sanatlarda, yaşamın her alanında pek çoğunu tanıdım. Vefa bozası da vardı. Sadece İstanbul’da satılırdı. Düşündüm de bu isim bunca markaya rastgele verilmiş olamaz…
VEFA değerbilmektir. Günümüzde ne yazık ki bu kelimenin içi boşaltıldı. Yazar Feyza Hepçilingirler şöyle diyordu bir yazısında: “Artık yitirdiğimiz ve bir daha kavuşma olasılığının kalmadığı bu vefa, bu pazarlıksız saygı, sizce de çok önemli değil mi?”
Yazıya bu başlığı verdim. İnsanoğlu’nun ömrünün tamamımı geçirdiği evlerinin yıkılarak ranta çevrilmesini eleştirmek, özeni ve önemi kalmayan insani duyguların körelmesi karşısındaki acizliğimizi anlatmak için. Her alanda bu vefasızlığı görüyorum da ondan…
Özellikle son çeyrek yüzyılda her alanda bir çürümüşlük yaşanıyor. Aslında ‘‘VEFA’’ insan ilişkilerinin temelini oluşturur. Dostlukların, aile bağlarının, gönül işlerinin temelinde de hep vefa duygusu vardır. Bu kutsal duygu insanları bir araya getirir. Zor zamanlarda destek olur ve ilişkilerin sürdürülebilmesi böyle sağlanır.
Yıllardır Kitap Fuarları yapılıyor. Edinilen kitapların en çok %20’sinin okunduğunu düşünüyorum. İsmi bende saklı bir kasabada Öğretmen Evi vardı. Ne zaman gitsem ya kapısı kapalı, açıksa kitaplığın camekânları kapalıydı. Bu nedenle müdür öğretmenime ‘‘Recebin Kahvesi’’ diyordum hep. Dikkat ettim insanlar emekli olduktan sonra hiç okumuyorlar. Günümüzde de Kütüphanelere ‘‘ Kitap Tutsak Evi” diyorum. Okul yaşamım boyunca hep çok okurdum. Kitap, dergi, gazete hiç fark etmez bilgiye böyle ulaşırdım. Bir yakınım okulu bitirdiğimde bana şu nasihati vermişti: “Okul bitti okumak da bitti(!) deme.” Bu cümle hep kulağımda kaldı. Hem okudum hem de yazdım. Daha neler mi yaptım, kitap fuarları düzenledim, kitaplar yazdım. Söyleşiler düzenledim. Pek çok dost da edindim.
Günümüzde insanoğlu neden istenilen düzeyde vefa duygusunu sergileyemiyor sizce? Bu durum kendisinden mi kaynaklanmakta? Yoksa sosyo-ekonomik yapı ve sistem mi bunu dayatıyor bizlere? Bu soruya verilecek olan pek çok yanıt olabilir elbette. Ancak ne kadar yaşamsal faktörlerden bahsedersek bahsedelim özümüzdeki dejenerasyonu da gözden kaçırmamamız gerekiyor. Son sözüm; her daim vefalı durmaya çalışalım ve Vefa’nın sadece İstanbul’da bir semt adı olmadığını da unutmayalım.