Aranan suçlularla çektirdiği fotoğrafları albüme dönüşen önceki bakan Süleyman Soylu’nun “vurun, gözlerini oyun, bacaklarını kırın” minvalindeki bir hukuk devletinin işleyişiyle bağdaşmayacak sözlerinin yarattığı sürekli gerilimden sonra Ali Yerlikaya’nın sakinliği göreceli bir yumuşama yaratmış görünüyor.
Yeni bakan makamına oturalı beri ardı arkası kesilmeyen operasyonlar gerçekleştiriyor. Son olarak Almanya’da marihuana ve kokain ticareti yapmaktan kırmızı bültenle aranan Eric Schroeder, İstanbul’da yakalandı. Kırmızı bültenle aranıp da Türkiye’de yakalanan daha pek çok isim var.
“Kahramanlar”, “Kalkan”, “Narkogüç”. “Kafes”, “Kartel” gibi farklı isimlerin verildiği operasyonlar dur durak bilmiyor. Örneğin, Narkogüç operasyonunun 41’ncisi, Kahramanlar’ın 36’ncısı gerçekleştirildi. Bakan Yerlikaya, her seferinde “son terörist”, “son zehir taciri” yakalanıncaya “son organize suç örgütü” çökertilinceye kadar operasyonların devam edeceğini açıklıyor.
Yine kendisinin açıklamasına göre son 6 ayda 191 suç örgütü çökertilmiş. "Bunların 173'ü organize, 9'u narkotik, 9'u siber suç örgütüydü. Yine bu suç örgütlerinin 4'ü uluslararası, 25'i ulusal, 138'i yerel, 24'ü ise bölgeseldi."
Yerel, bölgesel ifadesine ve rakamın yüksekliğine dikkat çekerim. Demek ki, meydan boş kaldığından ve hukuksuzluk, cezasızlık hüküm sürdüğünden her yerde yerel, bölgesel suç örgütleri oluşmuş.
Siyasi kulislerde Yerlikaya’nın gerçekleştirdiği operasyonların bir halkla ilişkiler faaliyeti olduğu ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday gösterileceği için algı yaratılmak istendiği konuşuldu hep. Bu iddianın gerçekliğini anlamımıza şurada üç beş gün kaldı. Ama kesin olan şey, gri listede bulunan Türkiye’nin alnındaki kara lekeyi temizlemek için çırpınıp durduğudur.
Nitekim Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, TBMM’de yaptığı konuşmada, “2023’te 4 bin 624 dosya kapsamında 14 bin 525 kişi hakkında rapor ve bilgi hazırlanarak adli makamlar, kolluk ve istihbarat birimleriyle, ilgili kamu idareleriyle paylaşıldığını” belirtiyor ve “Destek verdik. Yani kara parayla, mafyayla mücadele ediyoruz. Bu konuda İçişleri Bakanlığımızın en büyük destekçisi Maliye Bakanlığı’dır” diyor ve ekliyor “Gri listeden çıkmanın teknik koşullarını oluşturuyoruz”.
İngiltere’den ABD’ye, Birleşik Arap Emirlikleri’nden Suudi Arabistan’a kadar geniş bir coğrafyaya sefer üstüne sefer yapan ancak her seferinden eli boş dönen Şimşek, para bulmak ve yatırımcı çekmek için çırpınıp duruyor. Kara para aklama cennetine dönüşen Türkiye’nin gri listeden çıkması önemli elbette ki.
Ancak teknik bir koşulu yerine getirmek adına yapılan bunca operasyonun etkisinin yargı, insan hakları sorunları, özgürlükler, demokratikleşme alanında adımlar atılmadığı sürece sınırlı kalacağı aşikar. Can Atalay örneğinde görüldüğü üzere artık Anayasa Mahkemesi kararlarının dahi uygulanmadığı, her kesimden insanın adaletsizlikten yakındığı bir ülkede Akedemik Özgürlükler Endeks puanınız 2012’ye göre 0,43'ten 0,08'e düşmüş ve en kötü ilk 10 listesinde yer alıyorsanız yani Ruanda, Sudan, Belarus, Bahreyn, Nikaragua gibi ülkelerle aynı ligde iseniz işiniz hayli zordur.