Trump’ın başkanlık koltuğuna oturmasına bir aydan biraz uzun bir süre kaldı...
Bu süre, Biden yönetiminin arkasındaki gerçek güç olan ABD askeri-sınai kompleksinin Ukrayna’da Trump döneminde gerçekleşmesi muhtemel  bir barış sürecini sabote etmek amacıyla yapacağı bir dizi hamleye sahne olacak gibi görünüyor...
Bunun en açık göstergelerinden biri uzun süredir Ukrayna’nın kullanımına izin verilmeyen ABD ve İngiliz uzun menzilli füzelerinin Rusya topraklarına yönelik olarak kullanılmasına izin verilmesi olmuştur...
Dünyanın bir çok ülkesinde uluslararası anlaşmalarla yasaklanan anti-personel mayınların Ukrayna tarafından kullanımına yeşil ışık yakılması da bu yönde atılmış bir diğer adımdır...
Öyle anlaşılıyor ki, ABD yönetimine egemen “şahinler” Rusya’nın bu hamlelere sert bir karşılık vereceğini hesap ederek bu karşılığı savaşı tırmandırmak, belki de üçüncü bir dünya savaşına dönüştürmek amacıyla kullanmayı planlamaktadır.
***
Bu kliğin beklentilerinin kısmen gerçekleştiği söylenebilir...
Beklendiği gibi Rusya Batı’nın Ukrayna eliyle gerçekleştirdiği bu saldırılara yeni geliştirdiği hipersonik orta menzilli balistik füzelerle Ukrayna'yı vurarak cevap vermiştir...
Ancak bu saldırılar, Ukrayna’da gerçek bir yıkım yaratmak ve savaşı tırmandırmaktan çok bir güç gösterisi yapmayı amaçlayan saldırılar olarak görünmektedir.
***
Dünyanın büyük bölümünün gördüğü bizim de burada saptadığımız bir gerçeği, yani askeri-sınai kompleksin Trump’ın başkanlık koltuğuna oturmasından önce savaşı büyütmek amacıyla Rusya’yı kışkırtma amaçlı bazı girişimlerde bulunacağı gerçeğini Rusya’nın ve Putin’in görmemiş olması imkansızdır...
Rusya’nın bu saldırılara cevabının nispeten ılımlı olması ve yeni geliştirilen balistik füze teknolojisini Batı’ya göstermekle sınırlı tutulması bu bakımdan anlaşılabilir...
Bu saldırılar nükleer başlık taşıma kapasitesine sahip füzelere konvansiyonel başlıklar takılarak gerçekleştirilmiş, böylece Rusya tarafından karşı cepheye “ileri giderseniz nükleer silahlarla sizi de vururuz” mesajı verilmiştir. Rusya’nın geçtiğimiz günlerde kabul ettiği yeni nükleer savaş doktrini de bu yönde verilmiş bir başka uyarı mesajı olarak görülebilir. 
***
Ne var ki, ABD ve NATO içindeki savaş yanlısı güçler, Rusya’nın verdiği bu “ılımlı” mesajları görmek yerine sanki Rusya Üçüncü Dünya Savaşını başlatmış gibi işi büyütme ve ortalığı telaşa verme çabası içine girmişlerdir...
Nitekim, söz konusu saldırıların hemen ardından NATO ülkeleri acilen toplanma kararı almış, 2023'teki NATO Zirvesinde alınan kararla kurulan NATO-Ukrayna Konseyi, Ukrayna’nın talebi üzerine toplantıya çağrılmıştır...
Bu olay, tıpkı İsrail gibi Ukrayna’nın da NATO üyesi olmamasına karşın NATO’nun faaliyetlerinde “kurucu” bir ortak gibi çalışmalara katıldıklarını kanıtlamıştır...
Bu arada Trump’ın da bu hedef doğrultusunda ikna edilmesi amacıyla NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, bir Hollanda uçağıyla ABD’ye uçmuş...
Ukrayna eski Genelkurmay Başkanı Valeri Zalujni, Ukrayna savaşının artık boyut değiştirdiğini ve 3. Dünya Savaşının başladığını dünyaya ilan etmiştir!
***
Ne var ki tüm NATO müttefiklerinin aynı heyecana kapıldıklarını söylemek mümkün değildir...
Örneğin 1999 yılından bu yana NATO üyesi olan Macaristan Devlet Başkanı Viktor Orban, Temmuz ayında  ünlü bir Alman dergisine yaptığı açıklamada, Avrupa'nın Rusya-Ukrayna Savaşı'nda tutumunu eleştirerek, "Bunu söylemek zorunda kaldığım için üzgünüm ama Avrupa'nın da bir savaş politikası var." demiş, Avrupa'yı ABD'den "özerk bir politika izlemeye" çağırarak, "Çünkü savaşan iki tarafın asıl kurbanı Avrupa ekonomisi ve Avrupa nüfusudur." diye konuşmuştu...
Orban’ın bu konuşmayı 1 Temmuz’da Avrupa Birliği Dönem Başkanlığını devralmasının ardından yapmış olması ve bu tarihten itibaren Ukrayna’nın birliğe katılması ile ilgili çalışmaların duraklamış olması da önemlidir.
***
NATO üyesi Türkiye’nin de bu meselede ABD’li şahinlerin çizgisinde olmadığı görülmektedir...
Nitekim, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Bakanlığın 2025 yılı bütçesinin sunumunun ardından milletvekillerinin eleştiri ve sorularını yanıtlarken şu ilginç sözleri sarf etmiştir:
“Mevcut şartlar sizin aleyhinize döndüğü zaman, her zaman için şantaja tabi tutulabilirsiniz, Türkiye bunu yaşıyor, zaman zaman yaptırımla karşılaşabiliyor. Yani bütün finansal altyapınızı Batı'ya bağlamışsınız, bütün finans, savunma altyapınızı NATO standardına bağlamışsınız, sizin kendi milli çıkarınızı savunmaktan dolayı yaptığınız bir işten dolayı adam diyor ki: ‘Yok, ben savunmayla ilgili sana yaptırım uygulayacağım’.”
Fidan aynı konuşmada Türkiye’nin BRICS’e katılma konusundaki isteğini de yinelemiş ve “Zor ama burada bir dünya oluşuyor, bir tartışma var, alternatif ekonomik düzenler aranıyor” ifadesini kullanmıştır.
***
Bu gelişmeler ışığında şu saptama yapılabilir:
ABD’nin Biden yönetimi devretmeden önce Ukrayna’da savaşı tırmandırma ve yayma yönündeki çabaları önümüzdeki bir ay boyunca devam edecek...
Ancak bu çabalar söz konusu kliğin amaçladığı sonuçları doğurmayacaktır.