Kıbrıs ve Gazze’nin kaderleri birbirine çok benziyor...
Doğu Akdeniz’in stratejik noktalarında yer alan her iki ülke de uzun süre Osmanlı yönetiminde kaldıktan sonra İngiliz emperyalizminin sultası altına girmiş, İngilizler tarafından “böl-yönet” politikaları uyarınca yönetilmiş ve sonuçta bitmek bilmeyen etnik ve dinsel mücadeleler içinde istikrar arayışını halen sürdürmekte olan ülkeler...
1950’li yıllarda Kıbrıs’ın bağımsızlığı gündeme geldiğinde bu ülkenin geleceği Türk ve Rum toplumunun temsilcilerinin yanı sıra ABD, İngiltere, Türkiye ve Yunanistan’ın da katıldığı görüşmeler sonucunda belirlenmişti. Oluşturulan Kıbrıs Cumhuriyetinde ada nüfusunun çoğunluğunu elinde bulunduran Rumlar cumhurbaşkanlığını almış, Türk toplumu lideri de Cumhurbaşkanı Yardımcısı olmuştu.
***
Tek bir bayrak altında temsil edilen Kıbrıs Cumhuriyeti, aslında “konfederatif” bir devletti...
Dahası, Ada’da çoğunluğu elinde bulunduran Rum toplumu ve Kıbrıs’ı Yunanistan’ın bir parçası olarak gördükleri ve tıpkı Girit örneğinde olduğu gibi bir süre sonra Yunanistan ile birleşmeyi hayal ettikleri için bu devleti geçici bir formül olarak görmekteydi...
Türkiye ve Ada’da yaşayan Türkler ise böyle bir ihtimali önlemek için “garantörlük” adı verilen bir önlemi gündeme getirmişler ve devletin kuruluş aşamasında İngiltere, Yunanistan ve Ada Rumlarına bu önlemi kabul ettirmişlerdi. Bu nedenle Antlaşmanın birinci maddesi Kıbrıs Cumhuriyetinin, tümüyle veya bir bölümüyle herhangi bir devlet ile hiçbir şekilde siyasi veya ekonomik bütünleşmeye girmeyeceğini taahhüt ediyor, Ada’nın gerek birleşmesini, gerekse taksimini doğuracak doğrudan veya dolaylı tüm hareketleri yasaklıyordu; ikinci madde de Yunanistan, İngiltere ve Türkiye’ye birlikte hareket ederek Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını, ülke bütünlüğünü ve güvenliğini garanti etme hakkı tanıyordu.
***
Ne yazık ki, bu antlaşma da hayalleri gerçeklerin yerine geçiren bir çok uluslararası antlaşma gibi kağıt üzerinde kaldı...
Kıbrıslı Rumlar, Kıbrıs Türk toplumu üzerinde sistematik baskı ve katliamlar uyguladıktan sonra 1974 yılında Yunanistan’ı yöneten faşist askeri cuntanın desteğiyle bir darbe yaparak Yunanistan’a katıldıklarını açıkladılar...
Bu olay üzerine İngiltere ve Yunanistan sessiz kalırken Türkiye garantörlük hakkını kullanarak duruma müdahale etti ve ada ikiye bölündü. O zamandan bu yana ortada fiilen iki devlet var. O dönemde dünyayı yöneten “iki süper devlet”, ABD ve Sovyetler Birliği tarafından yönlendirilen uluslararası topluluk Türkiye’nin müdahalesini “yasal” olarak kabul etmediği için Kıbrıs Rum Yönetimi halen Kıbrıs Cumhuriyeti’nin resmi temsilcisi olarak görülüyor. Uzun süre “federatif” bir çözümü savunan Türk yönetimi ise Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti adı altında devletleştiğini ilan etse de henüz resmi bir tanınma elde edebilmiş değil.
***
Bu olay, Gazze’nin gelecekteki statüsü tartışılırken bir kez daha gündeme geldi...
Gazze de tıpkı Kıbrıs gibi geçmişi binlerce yıl öteye uzanan ve Kuzey Afrika ile Asya arasındaki deniz ticaret yolu üzerinde yer alan bir yerleşim yeridir. Bu bölgede de Yahudi toplulukları, Araplar ve bölgedeki varlıkları M.Ö. 1200 yıllarına kadar uzanan Filistinli topluluklar arasında bitmek bilmeyen çatışmalar yaşanmıştır...
1948 yılında İsrail’in kurulmasının ardından Arap egemenliği altındaki bölge1967 Altı Gün Savaşı sırasında İsrail tarafından ele geçirilmiş ve bir işgal yönetimi kurulmuştu. 1993 yılında ABD’nin inisiyatifiyle İsrail Hükümeti ve Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) arasında imzalanan Oslo Anlaşması ile şehir yönetimi Filistin Ulusal Yönetimine geçmişti. Ancak FKÖ’nün Gazze ve Batı Şeria’da kurduğu bölgesel yönetimler hiçbir zaman bağımsız bir nitelik kazanmamış ve sonunda HAMAS 2007 yılında yapılan yerel yönetim seçimlerinde FKÖ’ye üstünlük sağlayarak Gazze’nin yönetimini ele geçirmişti.
***
O tarihten bu yana Mahmud Abbas başkanlığındaki El Fetih yönetimindeki Batı Şeria ABD, Batı ve İsrail ile uzlaşmacı bir tutum içinde varlığını sürdürürken HAMAS Gazze’de Filistin topraklarını kurtarma adına İsrail’e karşı silahlı mücadele vermektedir..
Tarihin ironisi odur ki, bir zamanlar FKÖ’ye karşı HAMAS’ı destekleyen İsrail istihbarat örgütleri en büyük darbeyi son harekat öncesinde bu örgütten yemiş bulunmaktadır...
Küresel alanda birbiriyle mücadele eden  ABD ve Rusya ise Batı Şeria’yı kağıt üzerinde de olsa halen yöneten FKÖ tarafından kurulacak bir Filistin devletinin Gazze’yi de yönetmesi konusunda ortak bir görüşü paylaşmakta, Kıbrıs’ta kabul etmedikleri “İki Devletli Çözüm”e destek vermektedir.
(Devam edecek)