Türkiye’de “sağ” ve “sol” kavramlarının birbirine karıştığı bir dönem yaşıyoruz...

Bu yalnız bizde değil dünyada da böyle...

Karmaşanın en büyük nedeni 1980’li yıllardan sonra başta Sovyetler Birliği olmak üzere “komünist” ülkelerin liderlerinin “kızıl yıldızlı” kalpağı çıkarıp kovboy şapkası giyerek kapitalizme “iltica” etmeleri...

“Komünistler” böyle yapınca yüz yıl önce Marksizmden kapitalizme iltica eden sosyal demokratlar neler yapmaz ki?

***

Sorunun cevabını görmek isteyenler Almanya’ya bakabilir...

Şu anda Alman sosyal demokratları (“yeşiller partisi de dahil olmak üzere) en aşırı sağcılardan daha sağcı (Amerikancı) bir politika izliyor...

Sağcılar ise “sosyal içerikli” mesajlar verip ABD politikalarını eleştirerek puan topluyor.

***

Türkiye’deki sosyal demokratlar da Avrupa’daki “kardeşlerinin” izinden gidiyor...

Biliyorsunuz, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Londra merkezli Sosyalist Enternasyonal Başkan Yardımcılığı görevine seçilmişti. Özel, Sosyalist Enternasyonal’in 25 Eylül Çarşamba günü New York’ta düzenlenecek toplantısına katılmak için ABD’ye gidecek...

Özel’e bu ziyarette neo-liberal görüşleri ile tanınan CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke ile Türkiye’nin eski ABD Büyükelçisi Namık Tan eşlik edecek.

***

Özel’in, New York’ta Sivas Kongresi’nin başladığı gün 4-8 Eylül tarihleri arasında düzenlenen "İkinci Yüzyıl Değişim Kurultayı"nın son gününde kaleme alınan Ankara Deklarasyonu’nu okuyacağı belirtiliyor. Deklarasyonun başlığı, "Küresel Sorunları Ulusal Çözümlere Bağlamak" ve "Geleceğin Partisini Tasarlamak"...

Özel, bu amacı şu sözlerle özetliyor: “Bizim istikametimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün gösterdiği taraftır. Çok basit, yönü o tarafa çeviriyoruz, Selanik'e, Paşa'ya selamı çakıyoruz, Avrupa Birliği'ne giriyoruz. Bu milletin yüzünü güldürüyoruz. Başka yolu yok!"

***

Günümüzün “sol” kesiminde başını Alman sosyal demokratlarının çektiği neo-liberal “Batıcılığın” moda halini aldığı biliniyor. Bu “küresel menü” yanında biraz “yeşillik” olunca daha lezzetli oluyor!..

Durum biraz HDP’nin son seçimlere “Yeşil Sol Parti” adıyla girmesine benziyor!

Hal böyle olunca kapitalizmin kötülüklerinden şikayet eden kesimler de çareyi “anti-kapitalist” ve “ulusalcı” bir söylem kullanan aşırı sağcı akımların peşine takılmakta arıyor.

***

Birinci Dünya Savaşı öncesinde sosyal demokratlar kapitalizme iltica ettiğinde de benzer bir durum ortaya çıkmış, Hitler’in başında olduğu “Ulusal Sosyalist Alman İşçi Partisi” sosyal demokratların çöpe attığı kavramları kullanarak iktidara gelmişti...

Günümüzde Almanya’da yapılan kamuoyu yoklamaları da neo-nazi eğilimli partinin en fazla oyu işçi kesiminden aldığını gösteriyor...

Birinci Dünya Savaşı sonrasındaki durumdan farklı olarak bu kez “Rusya’ya karşı savaş” kampanyasını yürütenler “sosyal demokratlar” ve “yeşiller”!

***

Bu koşullarda Türkiye’deki sosyal demokrat partinin liderinin de “Sosyalist Enternasyonal”in başkan yardımcısı olarak Amerika üzerinden Avrupa’ya girme çabasını yadırgamamak gerekiyor...

Hatırlanacağı üzere bir önceki genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu da son cumhurbaşkanlığı seçimi arifesinde Amerika’nın yolunu tutup “Ukrayna’nın yanında olmalıyız” mesajı vermişti. Türkiye’deki sağcı iktidar blokunun zaten Ukrayna’yı desteklediği ama savaşa doğrudan katılmadığı koşullarda bu mesajın savaşa katılma mesajı içerdiği çok açıktı...

Böyle olunca sonunda seçimi Ukrayna’ya İHA-SİHA benzeri araçlarla destek vermesine karşın “denge politikası” söylemini kullanarak katılan AKP-MHP bloku kazanmıştı...

Görünen o ki, Özel ve Kılıçdaroğlu arasındaki tek fark var: Kılıçdaroğlu Amerikancı/Batıcı politikaları yürütürken “ulusal devrimci” bir parti olarak kurulan CHP’yi resmen “eskimiş” olarak niteliyordu, diğeri ise  aynı işi Mustafa Kemal’e “selam çakarak” yapıyor!

(Devam edecek)