Espri yeteneği olan insanlar her zaman sevilir ve insanlar onların yanında olmak ister. Komedi filmleri de öyledir. Eğer espriler iyi kurgulandıysa defalarca ve defalarca izlenir. Her izlenişinde aynı yerde aynı kahkahayı atarsınız. Hababam sınıfı serisi, Charlie Chaplin filmleri bunlara en güzel örnektir.
Eskinin kısıtlı imkânlarıyla çekilen bu çok az sayıdaki filmler yıllardır izlenmektedir. Oysa günümüzde çok daha rahat imkânlarla çekilen filmler bir kez izlendikten sonra kenara atılmaktadır.
Buna kimileri tüketim toplumu olduğumuz için derken “Hababam Sınıfını izliyor musunuz?” sorusuna cevapları hep “Evet” olmuştur. Sorun tüketim toplumu olmamızdan kaynaklı değil komedi başlığı altında insanlara küfrü ve aşağılamayı sunmalarıdır.
Evet, bir anda söylenen küfre refleks olarak insanlar gülebilir ancak o küfür filmi o andan başka hiçbir yere götüremez. Film orada kalır, unutulur gider.
Komedi ve espri zekâ ürünüyse tekrar tekrar izlenir, dinlenir, takip edilir. Bu zekâ türü de maalesef herkese nasip olmamıştır. Keşke olsaydı dünya daha keyifli ve daha az savaşın olduğu bir yer olabilirdi. Televizyonlar bir kenara sosyal medya platformlarına baktığımızda da espri adı atında aşağılama, küfür, zorbalık ve daha birçok olumsuz davranış bizlere sunulmaktadır. Bu tip davranışlara prim vermemek için izlememeli hatta engellemeli ve şikayet etmeliyiz. Aksi durumda normalimiz buymuş gibi algılanır ve gelecek nesiller yanlış davranış türü geliştirir.
Galin şimdi sizle zeka dolu bir espriyi paylaşalım.
Mustafa Kemal düelloya davet edilmişti.
“Yahu Alfred delirdin mi, Paşayı öldürmek mi istiyorsun” deyince… “Bilakis” dedi. “Ona zarar vermeyeceğim, ben yaralanacağım veya öleceğim ama bu şekilde haysiyetimi koruyacağım, silahı Paşa seçsin!”
Mazhar Müfit kıkır kıkır gülerek sofraya döndü.
Düello davetini aktardı.
Mustafa Kemal gayet ciddi bir ifadeyle “Peki” dedi.
“Silah olarak süpürge sopasını seçiyorum!”
Bu cümlenin ardından sofradan kahkahalar yükselmeye başladı.