Üniversiteyi kazanmış öğretmenlik deneyimi için bir ilkokula yollanmıştık. İlkokul üçüncü sınıf öğretmenini, öğrencilerini gözlemliyor mesleki öngörüde bulunmaya çalışıyorduk. Derslerden birinde müdür bey öğretmeni çağırdı. Öğretmen “Biriniz konuya devam etsin.” dedi. Konu: Yenilenebilir enerji kaynakları. Çocuklara sordum. “Çocuklar enerji elde etmek için farklı kaynaklar kullanıyoruz. Bunlar nelerdir? Diyelim ki kömür bitti, ne yaparsınız?” Çocuk: “Odun kullanırız.”, “Odun bitti. Ne kullanırsınız?”, “Petrol kullanırız.” Bu sorularla yenilenemez enerji kaynaklarını bitirmeyi ve yenilenebilir enerji kaynaklarına geçmeyi düşünüyordum. Ancak yenilenemez enerji kaynakları bitmiyordu. Ben sordukça başka bir sıradan cevap geliyordu.

En sonunda pes ettim ve diğer arkadaşımın bu konuyu daha iyi bildiğini söyleyerek arkadaki yerime doğru yürümeye başladım. Tam bu sırada öğrencilerden biri yanından geçerken “Öğretmenim siz bizimle uğraşamazsınız.” dedi. Haklıydı. Öğretmen olmak için çok soru, çok konu, çok yöntem, çok çok çok şey bilmeliydim. Şimdi geriye dönüp baktığımda 25 yıl olmuş, ne de güzel olmuş.

Kıymetli okurlar. Soru sormak çok önemlidir, sorular zihin kapılarını açar. Sorular merak ettirir, harekete geçirir, denetir, geliştirir, öğretir. Bana öğretmenliğin çok basit bir şey olmadığını öğrettiği gibi.

Kıymetli okurlar, çocuklar dünyayı öğrenmek için anne babalarına onlarca soru sorar. Soruların sonu gelmez. En olmadık yerlerde ya da en yorgun anlarda öyle sorular sorarlar ki sabrımız bazen bu soruları kaldırmaz. Çoğu zaman da cevabını bilmediğimiz sorular nedeniyle kendimizi eksik hissederiz. Soru sormasın isteriz. Hatta kimi zaman sustururuz. Kimi zaman bağırırız. Çocuğun soru sorma şevkini kırarız. Öğrenmesini istediklerinizi, anlatmak istediklerinizi bir daha dinlemek istemez. “Ya bağırırsa ya sinirlenirse.” ile çocuk sizden çekinmeye hatta korkmaya başlar. Korku gelişimin en büyük düşmanıdır.

Korkan kişi sormaz, sorgulamaz- büyüyünce itaat eder. Düşünür ama belli etmez- büyüyünce ezilir.

Bu çok tehlikeli sürecin temeli ise işte ta o yaşlarda atılır. Çocukların soru sormasını engellemeyin aksine teşvik edin. Unutmayın, sorular hayallere açılan ilk kapıdır. Sorular olmazsa hayaller olmaz. Hayaller olmazsa insanlığın geleceği hep bugünde kalır. Gelişme olmaz, değişim olmaz.

Soran, sorgulayan çocuk; kritik düşünme, öz farkındalık, iletişim, bağlantı kurma becerileri gelişir. Dünya’yı tanır, anlamlandırır ve Dünya’ya anlam katar.